Ana içeriğe atla

TÜRK olmak mı?... Sahiden mi?

TÜRK olmak mı?... Sahiden mi?...
Uzun yıllardır "Türk olmak" kavramının, toplumsal açıdan nereye oturduğunu gözlemliyorum ve analizlerimin bazılarını zaman zaman sizlere aktarıyorum. Sosyal medyada ki yorumlar, tepkisiz kalışlar bile, bu konuya, toplumsal bakış açısından, bazı tespitleri oluşturmama yardımcı oluyor. Kısa zaman aralığı için, şu tespitlerimi size aktarmak isterim:
1- TÜRK tarihi, kültürü hakkında ve Türk olmak konusunda, özellikle bu konunun savunucu- tarafları! olarak görünen kesimler yada kişilerde derin bir içtenlik yok. Bilgi yerine ezberler, tabular, sanılar ve dedikodular, zihinlerini işgal etmiş
2- Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan Doğu Türkistan ve bütün Türk topluluklarında, Büyük Atatürk başta olmak üzere, TÜRK olmak sevdası ve şuurunda olan, fiilen bu konuya inanarak mücadele vermiş, az sayıda devlet adamı, bilim adamı ve mütefekkir varolmuş veya var. Diğerleri, bu işi hep politik açıdan kullanmışlar veya kullanıyorlar.
3- M.Ö. 4500 yıllarından süzülerek gelen binlerce yıllık Türk kökleri, metafor ve deyim yapılanması ile Orhun yazıtlarından yüzyıllar öncesine dayandığı bilinen DİL ve kültürünün, hayata dair bakış açısı, özlemleri, çileleri, hedefleri, yaşam mücadeleleri günümüzde, kendini Türk diye adlandıran toplumlar tarafından, samimi olarak İÇSELLEŞTİRİLMEMİŞ. Kızıl Elma! ne ifade etmiş, duygusal hassaslığın dışında umursanmamış.
4- Araplaşmanın yoğun etkisi ile Türklüğe ait her değerimiz (destanlarımız dahil) başkalaşmış. İslam inancı olmayan TÜRK olmazmış gibi bilinçli bir kanı, topluma yedirilmiş ve Türk birliğinin arasına kuşku ekmek için, Türk- İslam sentezi gibi birçok yöntem, bu toplumda zihinlere nakşedilmiş. Birisi insanın soyu, diğeri inancı. Yani İslam olmazsa Türk olmaz derken, tersinden düşünenlerde Türk olmazsa İslam olmaz demeye başlamış.İnsan zihninin en önemli parçası olan inanç ve iman konuları, öyle tabulaştırılmış ki bunları söylediğiniz anda bile sataşmalar gelmiş. Türk dediğiniz anda bile karşılaşacağınız en olası çıkış "ırkçılık yapma" diye sizi susturmak olmuştur.
5- Kültürün en önemli Ayağı olan TÜRKÇE, yoğun talan altında etkisiz hale getirilmiştir. Talanın boyutunu tarif etmek istersem, size, şu ölçü versin: Dünyaya sizleri tanıtan adlarınıza bir bakın, kaçınızın adı Türkçe?.. Dünyanın neresine gitse, Arapça ve Farsça isimleri ile hitap edilen Türklerin, Arap olarak algılanmalarını anlamak zor olmasa gerek!
6- Neredeyse baştan aşağıya yanlış kavramlar ile zihinleri doldurulmuş nesiller, ne yazık ki değiştirilmiş bir anlayışın etkisinde, kendi soy ve kültürlerini savunduklarını zannederken, varlıklarını tüketmekte olduklarının farkında  bile değiller! Bu, bir illüzyon veya  sarhoşluk hali değil. Tek kelime ile MANKURTLAŞMADIR...
...TÜRKLÜĞÜ anlamak ve yaşatmak slogancıların işi değildir... Öncelikle, M.Ö. başlayan Türk tarihini ve Atatürk'ü içselleştirmeniz  gerekir... Bir bütün olarak bakmanız gerekir...
… Soyumuza ait yapılan  dışlamalardan, birkaç  örnek vermek istiyorum: Osmanlı ile aynı tarihlerde hüküm süren, 3 Türk devletinden birisi olan "ALTIN ORDA" devletinden (1236-1502) bu toplum ne kadar haberdar? Cumhurbaşkanlığı forsunda, adı, hava olsun diye mi var? Yoksa, kendi tarihimizi Arap emperyalizminin etki alanına göre mi sınıflandırıyoruz? Araplaşmaktan uzak olan Türk devletlerini yok mu sayıyoruz?..
Suriyelilere 30-40 milyar dolar harcadık diyen bir Türkiye düşünün. Diğer taraftan,  vatan toprakları içinde, 1000 yıldan geriye kalan, sadece 100 ailelik Serdengeçti Yörük boyu SARIKEÇİLİLERİ ezen, horlayan, aşağılayan, iskan vermeyen TÜRKİYE... İnanılmaz filan değil bu, düpedüz Türk düşmanlığı. Hatırlatmak isterim ki Türkiye' de Türk olmak şuuru çok dar bir kesim tarafından, hakkıyla temsil edilir. O şatafatlı Türkçülük nutukları çeken partiler, dernekler filan bunların çoğu, düzenin otomatik sigortalarıdır! Hiçbirine kanmayın.  Hava atmak ve çıkarlarını korumaktan öte bunların kabiliyetleri yoktur. Ben Türküm diyenler bunları  sorgulamalıdır.
... 14. yüzyılda Kayseri'de Hüküm süren ERETNA Türk beyliğinin, UYGUR Türkleri tarafından kurulduğunu biliyor musunuz?.. Gültepe mahallesinde bulunan ve (son bildiğim Aşevi! olarak kullanılan) Köşk medreseyi ve içindeki türbede yatanın, Uygur beyi Alaeddin Eretna ve eşi Sulipaşa Hatun olduğunu biliyor musunuz? Çin' de zulüm altında yaşayan Uygurlar, Kayseriliyim diyenlerin atalarından... Ata vatanımızdan Kayseri'ye sığınan ,Uygur ailelerin bugünler de sınır dışı edilmeleri doğru mu bilemiyorum amma Türkiye'nin BM 74. Genel Kurulunda Filistin korumacılığının en üst perdeden yapıldığına,  kendi soydaşlarımızın adının bile anılmadığına bizzat şahit oluyoruz. Filistin diye her şeyinizi ortaya koyuyorsunuz, Mursinin gıyabı cenaze namazını bile kılmayı ihmal! etmiyorsunuz, ümmet için kefenlerinizi yanınızda taşıyorsunuz…FAKAT Balkanlardan gelen Türklere, Kırımdan gelen Türklere, Türkistan'dan gelen Türklere, Azerbaycan Türklerine, Türkmenlere, Ahıska, Karaçay, Gagavuz Türklerine, Türkiye'den giden Türk dostu Rumlara, Ermenilere, Boşnaklara, daha sayamadığım  toplumlara  sahip çıkmak bir yana! çamur atıyorsunuz... Neler attığınızın, hepsini tek tek sayarım ama utanırım...
... Bir başka ayrımcılık; Türkiye toplumu, kendi toplumuna yaptığı ihanetlerin bedelini ödüyor. Bu toplumun, Bursalılara, İzmirlilere, Trabzonlulara, Kayserililere, Adanalılara, Sivaslılara, Yozgatlılara, Konyalılara ve birçok bölgemizde yaşayan insanlara taktığı kulpları, attığı çamurları, bir gözlemci olarak, tek tek sayardım ama nasıl olsa bunları, sizlerde biliyorsunuz! Kayseri' de Kalenin içinden-dışından olanlar!, Balkanlardan, SSCB den gelenlere yapılan adilikler... Çerkezlere, Gürcülere yapılan dışlamalar ve bölücülükler saymakla bitmez… Yaşanan günahların kaynağı, bu toplumun kendi kandırılmışlığıdır... Suni olarak kendisini bölecek kadar zeki! bir toplum, dışarıdan düşman arayacak  kadar saf !.. Bunun Psikiyatri dalında bir karşılığı var...
...İçimizde bir burukluk var. Başta TÜRKİYE olmak üzere Doğu Türkistan ve dünyanın diğer bölgelerinde Türkler ezilmekte ve DİL BİRLİĞİ için hızlı adımlar atılmamaktadır... Biz dahil, bütün Türk Devletlerinde özellikle Doğu Türkistan da marjinal dinci tarikatlar (dolayısıyla onları kullanan istihbarat kurumları) etki alanlarını artırmaktadır...
...Başka bir gaflet; Yıllar öncesinden Almanya'ya çalışmak için giden Yugoslavyalılara, Devlet başkanları General Tito tarafından eğitim sağlanırken, soydaşlarımızı eğitmeden gönderen ve kaç kuşağı ezdiren bir politikadan ne beklentimiz olabilir. Birbirinin devamı olan bu sömürü düzeni, aynen devam etmektedir. Gurbetçiler, tam ayakları üzerinde duracakları kök salacakları sırada da utanmadan, onlar "oy potansiyeli" olarak kullanılıyor  ve yaşamlarını sürdürdükleri ülkelerde,  dışlanmalarına vesile oluyorlar.
...İsmail bey Gaspıralı "Dilde Fikirde İşte birlik" fikrini zihnimize koyalı 100 (yüz) yıldan fazla oldu. Hangi bahanenin arkasına sığınacaksınız, sağlanamayan DİL BİRLİĞİ için? Günümüzde, yüz milyonlarca Türk , aralarında, kendi dilleri ile değil İngilizce veya Rusça ile anlaşmaktadır... Bu işler dincilerin, dini değerleri kullandıkları gibi Türklüğümüzü kullanan, istismar eden, kişi, dernek veya partilerin ayıbıdır...
... Sitem etmeyin ama o kadar çok partizan oldunuz ki artık kendi özgür iradeniz den önce, parti ve cemaat yada tarikat baskısı ile düşünüyor ve yorum yapıyorsunuz. Türkiye'de, Türk olma bilincini kırmak veya dejenere etmek uzun yıllardır yapılmaktadır. Özellikle bu işin savunucu parti ve kuruluşları kullanmak daha şeytani ve etkili olmaktadır.. Türklükten ne anlıyorsunuz diye çevrenizde gözlem yapın ne göreceksiniz biliyor musunuz? Çoğunluğun yanıtı şöyle olacaktır:
1- Irkçılık yapmak
2- Türk-İslam sentezi olmadan Türk olmaz.
3- Sen Türk dersen, o da Kürt der…
4- Türklüğü anayasadan sileceğiz yoksa... olacaktır.
...40 yıla yakın süredir Türk varlığı için gözlem yapıyorum ve size sunduğum yorumlarım, analizlerim, bu alt yapıya dayanıyor: TÜRK VARLIĞI, BÜYÜK TEHDİT ALTINDA… Kabuğun adı Türk ama içi sürekli boşaltılıyor. Bizim adımıza mücadele veriyor zannında olduğunuz, TÜRK adı altında faaliyet gösteren, partilerin, derneklerin, grupların bir kısmı, sizi el altında tutmak amacıyla örgütlenmiş resmi ideolojinin ve düzenin uzantılarıdır.. .Güncel olarak yaşadığımız bir olgu: ALPARSLAN'A Türk değil İslam kılıfının giydirilmesini yada Türkçülüğü ile bilinen ve yaşamını öyle sürdüren Bakü kahramanı Nuri Paşanın, Türklüğünün  silikleştirilmesi nedendir? Bunların hepsi bilerek yapılıyor. Anayasadan Türklüğü çıkartacağız demeçleri yanlışlıkla değil, toplumun tepkisini görmek için yapılmıştır. Çin'de uygulanan asimilasyonun çok daha tehlikelisi, Türkiye'de zaten yıllardır uygulanıyor. Yavaş yavaş, ürkütmeden, sessizce asimile oluyorsunuz. Neyinize güveniyorsunuz? Neyi umut ediyorsunuz? Dünya siyasi tarihinde, 120 den fazla Türk devletinin kurulduğuna da yıkıldığına da inanmıyorsunuz belki de! ...

TÜRK DÜNYASI ve TÜRK KENEŞİ:
Türkiye'ye Dinciler tarafından yaşatılan sürecin bir benzeri, Türk dünyası üzerinde tezgahlanıyor.  Önce  zihinlerinizi, inançlarınızı, vicdanlarınızı , merhamet ve  adalet duygularınızı, mağdur imajı ile kandırdılar. Sonra  mülayim, dürüst, dindar imajı ile para  kaynaklarını, eğitimi, sağlığı, medyayı, vesaire... ele geçirdiler ve çöküşü beraber yaşıyoruz.
Aslında, Türkiye'nin  Dış Türkler için radikal çözümleri hiç olmamıştır. SSCB rejiminin dağılması için CIA in yaptığı çalışmalardan birisi, oradaki etnik kimlikleri kullanmaktı. Bu plan dahilinde CIA ve NSA, yıllarca Almanya üzerinden, değişik Türk lehçelerinde radyo yayınları yapmak suretiyle (kendi çıkarları için), Türk kimliğini canlı tutmak zorunda kaldılar. Açıkçası, Orta Asya'da, soydaşlarımızın Türklük şuurunu ayakta tutan, bizden çok  Amerikan dış politikasının yan etkisiydi.
… Russia first politikası ile 1990 yılların başında Ortaasyada oyun gücünü kaybeden Türkiye, yakın zamanda, Türk devletlerine DİN VE ARAP bezirganlığına başladı?... 1992 yılında Türk devletleri arasında organik bağları artırmak için kurulan TİKA, TÜRKSOY gibi kurumların son yıllardaki faaliyetlerini bilinçli olarak izliyor musunuz?.. Bu kurumların ve aracılıkları  ile Türkiye'ye gelen öğrencilerin dini vakıf ve cemaatlar ile organik bağları hangi ölçüdedir, kuşkulu.  
...Samimiyetle sorgulamamız gereken konulardan biriside TÜRK KENEŞİ dir: Niye Kazakça, Azerice, Kırgızca, Türk keneşinin sitesi  olan  https://turkkon.org de yok! Türk dünyası paydaş olmasın diye mi? Bu yanlışlar, bal gibi bilerek atılıyor. SSCB yıkıldı, 28 yıl geçti. Biz İngilizce üzerinden anlaşıyoruz…Şunu anlarım: İngilizce çağımız da "lingua franca". Ancak her üye ülkenin dili kullanılmalı. Çünkü farklılıklarımız var! Misal olarak,  Keneş sayfası Kazakça yazılsa anlayamam, beni uzaklaştırır ve bana saygısızlık olurdu. Aynı yaklaşım hepimiz için geçerli.
…NURİ PAŞA resmi tanıtımlarına bakıyorum da , Sultan Alpaslan gibi Türk kimliği silinmeye çalışılan ama Türkçülüğü ile bilinen bir TÜRK kahramanı.. Kafkas Ordusu Komutanı olarak şanlı zaferler kazanmış bir savaş kahramanı, Azerbaycan Türklerini, Rus-Ermeni zulmünden kurtaran “Bakü Fatihi”, Türkiye’nin ilk yerli ve milli silah üreticisi, savunma sanayinin kurucusu, ömrünü memleketine adamış bu Türk evladına bir cenaze namazı bile çok görülmüştü..Yıllarca Edirnekapı’daki mezarına da gereken değer gösterilmedi, yeri bile unutuldu. Ancak 2016 yılında, yazar Atilla Onat tarafından mezar tespit edildi, onarıldı. Ve vefatından tam 67 yıl sonra cenaze namazı arkadaşlarıyla birlikte yattığı şehitlikte, bir avuç Türk tarafından kılındı...
… Türkiye'de Tek millet, ümmet, merhamet maskeleri ile Türklüğü sindirmeye çalışan, o mülayim, mağdur!, partizan hareketlerin  politbüroları! ile ARAP (aslında evrensel) emperyalizm, Sembol haline gelen Türklük sevdalıları ve elçilerini kullanarak,  Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan' a yerleşiyor. Türkler arasında işbirliği yapmaya çalışan diplomat, bilim, sanat ve fikir insanlarımızın hareket ettikleri bazı organizasyonlar, partiler veya kişilerin, sıradan partizan görüntünün arkasında, Türk soyunu,  kültürünü ve dilini yozlaştırmaya çalışan radikal bir nefreti hissediyoruz.
…Atatürk'ten sonra, Türkiye'yi Türk'ten arındırma çabaları, zihinleri boşaltılmış slogancı Türkler sayesinde hedefine ulaşmak üzere...
…SSCB dağılmadan önce, esaret altındaki TÜRKLER ile bağımız kopmasın diye, yaşayan Türkçeyi savunurduk... O dönemler çok geride kaldı... Artık iletişim açısından globalleşen bir dünyadayız. Türkçe boğulmak üzeredir. Türkçenin günümüz şartlarına yanıt verecek hızda genişletilmesi şarttır.
 …Türkiye'nin Rusya sevdası nedir? Azerbaycan da Elçibey'in Türk sevgisi ile kırılan Rus etkisi, Haydar Aliyev kararlılığı ile bitmiştir... Azerbaycan'ın gözüne Ermenistan'ı sokan ve kullanan Ruslar ile hangi kabusu yaşamaya mecbur ediliyoruz?... S-400, Nükleer santraller, zaten bizim sanayimizi Ruslar kurmuştu propagandaları… Zamanında bir Cumhurbaşkanının Azerbaycan için, onlar şia biz, sünniyiz diye demeçler verdiğini de unutmadık... Bunlar onur kırıcı olmanın çok daha ötesinde, Türk elbisesi altında yapılan Türk dünyası düşmanlıklarıdır.
… 18 Şubat 2005 günü Nazarbayev'in “Orta Asya Devletler Birliği’ni kurmayı teklif ediyorum… Bizim ekonomik çıkarlarımız, tarihi-kültürel köklerimiz, dilimiz, ekolojik sorunlarımız, dış tehditlerimiz ortaktır. Biz sıkı ekonomik entegrasyonu başlatmalıyız." gibi, Türk dünyasından birçok fikir ve aksiyon teklifi olmasına ve birçok adım atılmasına rağmen sizlere son sözüm: Türk Dünyasının entelektüel birikimlerini gerçekleştirecek bir TEMEL STRATEJİ olmadan yüzeysel girişim ve gösteri amaçlı yapılanlar ile Türk Birliğini sağlamak mümkün değildir.
Saygı ve sevgilerimle… Oguz SOLAK/// Uluslararası İlişkiler Böl. Uz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAVUNMA SANAYİ Kayseri Çalıştayının (!) Ardından... Oguz SOLAK

Çalıştay dan çok, sunum ve bilgilendirme diyebileceğimiz bu toplantının, artı - eksi yönlerini ve gözlemlerimi sizlere aktarmak istiyorum. Milli yapılanma konusunda uzun yıllardır yazan birisi olarak, yapılan her katkıya ve emeğe saygılıyım. Ancak ifade etmeliyim ki milli yapılanma konusunda, aşırı zaman kayıpları ve oyalanmalar, bizi tembelleştirecek ve körleştirecek, tuzaklanmış böbürlenmeler var. Klasik sebeplerin dışında daha önemli olanı da entelektüel birikimleri bir araya getirerek pragmatik hareket edemediğimiz gerçeğidir. Bazı ayrıntıları atlamak, her olası krizde yeniden planlama yapmak zorunda kalmak   ve başa dönmek zaman kaybıdır. Nedir bu, genel olarak önemsiz gibi görünen ama önemsenmesi gereken ayrıntılar:   1-Her kesimde genel olarak özgüven eksikliği ve   akabinde gelen boş övünmeler ve kasılmalar var. 2- Bilgiye ulaşmak yerine tahminler, kaynağı belirsiz haberler, boş inançlar, spekülasyonlar, zanlar, ve zihnimizin yansımaları var. 3- Bizim gibi Fi

Sarıkeçililer ve Karakeçililer

SARIKEÇİLİLER: Bin yıl önce Anadoluyu Türk yurdu haline getirmek için gelen, bazı Oguz boylarının oymakları dır. Akdeniz ve Ege dağlarında yaylanan ve Mersin yöresinde kışlayan bin yıllık geleneğimizin son temsilcileri olan Sarıkeçililer, yüzyıllardır uygulanan politikalar neticesinde fakir ve cahil bırakılmışlardır.Ne belirli bir yaylakları, ne belirli bir kışlakları vardır. Mezarlıkları bile yok, ölüm hangi dağ başında yakalarsa, orada gömüyorlar. Sarıkeçililer, arasında Tü rkuaz göz, sarışınlık çokça yaygındır. Evlad-ı Fatihan namıyla anılan asırlar önce Avrupa'ya yürüyen balkanlardaki soydaşlarımızın çoğu Sarıkeçili Yörüklerinin torunlarıdır. KARAKEÇİLİLER: Oğuzların Kayı boyundan.İsimleri, Karacahisar kalesinin fethi sırasında Ertuğrul gazi tarafından verilen Karakeçililer, Orhan gaziden II. Abdülhamit zamanına kadar dışlanmışlardır. O kadar ki Güneydoğu bölgemizde yaşayan Karakeçililer, Arapça ve Kürtçe konuşmaya ve yüzyıllar içerisinde kaldıkları bu asimilasyon neticesi

KONUMUZ KAYSERİ AMA....

*Bu yazı, 2015 genel seçimlerinde aday olan bir ağabeyimize, destek amacı ile yazdığım ve hazırladığım, o günleri yansıtan görüşlerimdir. Yaklaşık 5 yıl sonra bu yazıyı sizlere sunmamın gerekçesi, 15 temmuz darbesinden 1.5 sene önce yazılmasıdır. Malum , 15 temmuz yaklaştı. O yapıların içinde otlanan ama sonrasında, sütten çıkan ak kaşık gibi olanların, kandırıldık! sohbetlerini vicdanlarında muhasebe etmeleri içindir. * KONUMUZ KAYSERİ AMA: Nisan ayı/ 2 015… Kayseri de yaşamlarını sürdürenlerin; güvenli, huzurlu ve sağlıklı olarak, iyi bir çevrede, aile bütünlüklerini koruyarak, kimseye muhtaç olmadan onurları ve alınterleri ile geçimlerini sağlamalarının en önemli insani hakları olduğuna inanıyorum. Geçmişte olduğu gibi şimdide memleketim ve insanlarının en iyi şartlarda kendileri ve aileleri için gelecek kaygısına düşmeden yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak ve onlar için çalışmak, en önemli misyonumuz olacaktır. 4000 yıllık tarihi geçmişi ile dünyanın sayılı

SEÇİMLERE DOĞRU... SEÇMEN?

SEÇİMLERE DOĞRU... SEÇMEN? Seçmen, kişisel sorunlarını açıkça sorgulayarak, çözüm yolunu araştırmalı ve ülke meselelerini kendi zaaflarına örtü yapmamalı ve seçim oyununun kurallarına hakim olmalıdır. Dikkat çekmeyen bu durum, aslında bütün sistemimizin en zayıf olan kısmıdır. Bu nasıl düzeltilebilir ? sırasıyla sizlere açıklamaya çalışacağım. Öncelikle, seçmenler kime oy verirse versinler ama oy verdikleri insanların denetimini asla ellerinden çıkartmamalı ve denetim işini sahiden yapabilmeleri için de bazı prensipleri olmalıdır. Şahsi çıkarları için yakalarını ve zihinlerini politik düzene kaptırmamalı ancak toplumsal talepleri için seçilmiş insanları zorlamalı ve taleplerini o yönde iletmelidirler. Mevcut durumda, içinde yaşadığımız toplumun bireylerinin sergilediği davranış kalıpları, geleceğimizi olumsuz olarak etkiledi. Seçtikleri yada öyle zannettikleri kişilerin, kendilerini (seçmeni) temsil edeceğine, seçmen (seçtiklerine) hizmet etmeye başladı. Hani derler ya "ak

BEYİN GÖÇÜ !

Beyin göçünü önlemek söylemlerinin modası geçmiştir. Çünkü imkanları daha çok olan ülkelere, yüksek verimle çalışabilmek için giden, bu yetenekli insanlarımızın,bize dönme ihtimalleri her zaman vardır .Kaldı ki dışarıya giden beyin gücümüzden kat kat fazlası ülkemizde mevcut olduğu halde, yetenekli insanlarımızı ortaya çıkartıp, ellerinden tutmuyoruz. Yani bir BEYİN EROZYONU meselemiz var. Yetenekli insanların her türlü gereksinimlerini karşılayacak yapılanmalara gitmiyoruz. Tübitak, kobiler, teknoparklar v.s. hepsi de kurulmuş düzenleri olanları, zengin olanları destekleyen yapılanmalardır. Siz Türkiye de hiç duydunuz mu; başarılı fakat maddi gücü sınırlı bir mucide veya mühendise, gel arkadaş bütün ihtiyaçlarını ben karşılıyorum ,sen bu ülke için beyin gücünü ortaya koy diyen bir KURUM. Türkiye de yok. ABD veya İsrail de var. Onlarla bizim aramız daki kalkınmışlık farkının ana teması budur. Hepimiz bunun farkındayız diyeceksiniz. O halde neden harekete geçmiyoruz sor

16 NİSANDAN ( 2017 referandumu) SONRASI...

Politikacılarımızın davranış temayüllerini dikkate alarak baktığımızda, referandum sonrasında, her iki sonuç içinde, erken seçimlere gidilmesi ihtimali, kaçınılmaz gözükmektedir. Şunu hatırlatmak isterim ki Olağanüstü durumların, hızlı değişimlerin, büyük ikilemlerin, insan yaşamını ve doğal hayatı tehlikeye atan gelişmelerin yaşandığı yirminci yüzyılın devamında “yeryüzünde yaşam” belirsizliğe ve riske girmiş durumdadır. Türk insanının artık dalga geçmeyi bırakıp, sorumluluklarını üstlenmesi, kendine olan öz güvenini tazelemesi, politikacı maşası olmak yerine kişisel ve toplumsal çıkarlarını korumasının "gerçek beka sorunu" olduğunu idrak etmesi, zaruri bir hal almıştır. Halk oylaması sonrası için konuyu, rakamlara ve terimlere boğmadan kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum: EVET çıkması durumunda : 16 nisan sonrası, iki partili sisteme yönelim başlayacak iktidar ve muhalefetteki partiler temelinden sarsılacaklardır. Ertelenen Fetö tartışmaları ve diğer iç hesaplaşm

DERİN TÜRK MİLLETİ !… Oguz SOLAK

DERİN TÜRK MİLLETİ… 700 yıl önce Tarsus'a 500 yıl önce Kayseri'ye gelerek Lala cami bölgesinde, Varsaklar mahallesini oluşturan, Oğuz soyundan gelenlerin şerefli bir ferdi olarak derim ki: Din tacirlerinin İslamı kullandıkları gibi TÜRKLÜĞÜMÜZÜ kullanan; Türkçüyüm, Milliyetçiyim diyen hiçbir parti, vakıf, dernek, muhalif veya devlet-iktidar, bizi gütmeye! bize yol-yordam öğretmeye kalkmasın. Biz bu vatanın asli unsuruyuz. Sizler yönetici olduk, kitleleri peşimize taktık diye bizleri kullanamazsınız, köleleştiremezsiniz  yada başka görüntüler ile Araplaştıramazsınız. Tarihin her döneminde yeni bir albenili senaryo ile karşımızda oldunuz.. .Daha dün  Fetö psikopatları, ülkenin her tarafını satarken görünmez idiniz, bugün Türkün bekasını kurtarıyoruz ile karşımızdasınız. Bu Devlet, Güneydoğuda yıllardır TÜRKÇE öğretemezken, üreyerek istila etmek için 40 ar çocuk! doğururken ortada yoktunuz. Şimdi bize Vatan kurtarmayı öğretiyorsunuz! Bu döngü hiç bitmez biliyoruz.. Yansım

MİLLİ TÜRKİYE?... 21/Ekim/2017... Oguz SOLAK

MİLLİ TÜRKİYE?... 21/Ekim/2017... Oguz SOLAK Milli olmak, sadece nutuk atmak ile olmuyor. Bunları telafi etmek için iyi niyet var ise önce devletin ve hükumetlerin hatalarını görmesi gerekiyor. Uzun yıllar aktarmaya çalıştığımız gerçekleri, parça parça tekrar aktarmak istiyorum. 1- Millileşme konusunda uzun yıllardır, naçizane fikirlerimi ve önerilerimi devletin kilit noktalarına sunan birisi olarak; vatanseverlik konusunda her bireyin sövmek, şikayet etmek yada taraf olmak yerine, fikirlerini (Türkiye’nin menfaatleri için elbette) bir tarafa not almalarını ve uygun zamanda kamusal alanda paylaşmalarını öneririm… Globalleşen dünyada milli karakterlerine sahip çıkan milletler, saygı ve ilgi görmektedir… 2- Milli olmak, sınırları kapatmak, dünya ile ilişkileri sınırlamak değildir. Tam tersine, dünyaya açılmak, diğer ülkelere saygı göstermek ile diplomasi sanatını iyi bilmek ve kullanmak ile zirveyi zorlarsınız. Saldırgan davranışlar sadece, ülkeyi kullanmak isteyen yapıl