Uzun yıllardır "Türk olmak" kavramının, toplumsal açıdan nereye oturduğunu gözlemliyorum ve analizlerimin bazılarını zaman zaman sizlere aktarıyorum. Sosyal medyada ki yorumlar, tepkisiz kalışlar bile, bu konuya, toplumsal bakış açısından, bazı tespitleri oluşturmama yardımcı oluyor. Kısa zaman aralığı için, şu tespitlerimi size aktarmak isterim:
1- TÜRK tarihi, kültürü hakkında ve Türk olmak konusunda,
özellikle bu konunun savunucu- tarafları! olarak görünen kesimler yada
kişilerde derin bir içtenlik yok. Bilgi yerine ezberler, tabular, sanılar ve
dedikodular, zihinlerini işgal etmiş
2- Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan,
Özbekistan, Kazakistan Doğu Türkistan ve bütün Türk topluluklarında, Büyük
Atatürk başta olmak üzere, TÜRK olmak sevdası ve şuurunda olan, fiilen bu konuya
inanarak mücadele vermiş, az sayıda devlet adamı, bilim adamı ve mütefekkir
varolmuş veya var. Diğerleri, bu işi hep politik açıdan kullanmışlar veya
kullanıyorlar.
3- M.Ö. 4500 yıllarından süzülerek gelen binlerce yıllık Türk
kökleri, metafor ve deyim yapılanması ile Orhun yazıtlarından yüzyıllar
öncesine dayandığı bilinen DİL ve kültürünün, hayata dair bakış açısı,
özlemleri, çileleri, hedefleri, yaşam mücadeleleri günümüzde, kendini Türk diye
adlandıran toplumlar tarafından, samimi olarak İÇSELLEŞTİRİLMEMİŞ. Kızıl Elma!
ne ifade etmiş, duygusal hassaslığın dışında umursanmamış.
4- Araplaşmanın yoğun etkisi ile Türklüğe ait her değerimiz
(destanlarımız dahil) başkalaşmış. İslam inancı olmayan TÜRK olmazmış gibi
bilinçli bir kanı, topluma yedirilmiş ve Türk birliğinin arasına kuşku ekmek için,
Türk- İslam sentezi gibi birçok yöntem, bu toplumda zihinlere nakşedilmiş. Birisi
insanın soyu, diğeri inancı. Yani İslam olmazsa Türk olmaz derken, tersinden
düşünenlerde Türk olmazsa İslam olmaz demeye başlamış.İnsan zihninin en önemli
parçası olan inanç ve iman konuları, öyle tabulaştırılmış ki bunları söylediğiniz
anda bile sataşmalar gelmiş. Türk dediğiniz anda bile karşılaşacağınız en olası
çıkış "ırkçılık yapma" diye sizi susturmak olmuştur.
5- Kültürün en önemli Ayağı olan TÜRKÇE, yoğun talan altında
etkisiz hale getirilmiştir. Talanın boyutunu tarif etmek istersem, size, şu
ölçü versin: Dünyaya sizleri tanıtan adlarınıza bir bakın, kaçınızın adı
Türkçe?.. Dünyanın neresine gitse, Arapça ve Farsça isimleri ile hitap edilen
Türklerin, Arap olarak algılanmalarını anlamak zor olmasa gerek!
6- Neredeyse baştan aşağıya yanlış kavramlar ile zihinleri
doldurulmuş nesiller, ne yazık ki değiştirilmiş bir anlayışın etkisinde, kendi
soy ve kültürlerini savunduklarını zannederken, varlıklarını tüketmekte
olduklarının farkında bile değiller! Bu,
bir illüzyon veya sarhoşluk hali değil.
Tek kelime ile MANKURTLAŞMADIR...
...TÜRKLÜĞÜ anlamak ve yaşatmak slogancıların işi
değildir... Öncelikle, M.Ö. başlayan Türk tarihini ve Atatürk'ü
içselleştirmeniz gerekir... Bir bütün
olarak bakmanız gerekir...
… Soyumuza ait yapılan
dışlamalardan, birkaç örnek
vermek istiyorum: Osmanlı ile aynı tarihlerde hüküm süren, 3 Türk devletinden
birisi olan "ALTIN ORDA" devletinden (1236-1502) bu toplum ne kadar
haberdar? Cumhurbaşkanlığı forsunda, adı, hava olsun diye mi var? Yoksa, kendi
tarihimizi Arap emperyalizminin etki alanına göre mi sınıflandırıyoruz?
Araplaşmaktan uzak olan Türk devletlerini yok mu sayıyoruz?..
… Suriyelilere
30-40 milyar dolar harcadık diyen bir Türkiye düşünün. Diğer taraftan, vatan toprakları içinde, 1000 yıldan geriye
kalan, sadece 100 ailelik Serdengeçti Yörük boyu SARIKEÇİLİLERİ ezen, horlayan,
aşağılayan, iskan vermeyen TÜRKİYE... İnanılmaz filan değil bu, düpedüz Türk
düşmanlığı. Hatırlatmak isterim ki Türkiye' de Türk olmak şuuru çok dar bir
kesim tarafından, hakkıyla temsil edilir. O şatafatlı Türkçülük nutukları çeken
partiler, dernekler filan bunların çoğu, düzenin otomatik sigortalarıdır!
Hiçbirine kanmayın. Hava atmak ve çıkarlarını korumaktan öte
bunların kabiliyetleri yoktur. Ben Türküm diyenler bunları sorgulamalıdır.
...
14. yüzyılda Kayseri'de Hüküm süren ERETNA Türk beyliğinin, UYGUR Türkleri
tarafından kurulduğunu biliyor musunuz?.. Gültepe mahallesinde bulunan ve (son
bildiğim Aşevi! olarak kullanılan) Köşk medreseyi ve içindeki türbede yatanın,
Uygur beyi Alaeddin Eretna ve eşi Sulipaşa Hatun olduğunu biliyor musunuz? Çin'
de zulüm altında yaşayan Uygurlar, Kayseriliyim diyenlerin atalarından... Ata
vatanımızdan Kayseri'ye sığınan ,Uygur ailelerin bugünler de sınır dışı
edilmeleri doğru mu bilemiyorum amma Türkiye'nin BM 74. Genel Kurulunda
Filistin korumacılığının en üst perdeden yapıldığına, kendi soydaşlarımızın adının bile anılmadığına
bizzat şahit oluyoruz. Filistin diye her şeyinizi ortaya koyuyorsunuz, Mursinin
gıyabı cenaze namazını bile kılmayı ihmal! etmiyorsunuz, ümmet için
kefenlerinizi yanınızda taşıyorsunuz…FAKAT Balkanlardan gelen Türklere,
Kırımdan gelen Türklere, Türkistan'dan gelen Türklere, Azerbaycan Türklerine,
Türkmenlere, Ahıska, Karaçay, Gagavuz Türklerine, Türkiye'den giden Türk dostu
Rumlara, Ermenilere, Boşnaklara, daha sayamadığım toplumlara sahip çıkmak bir yana! çamur atıyorsunuz...
Neler attığınızın, hepsini tek tek sayarım ama utanırım...
... Bir başka ayrımcılık; Türkiye toplumu, kendi toplumuna yaptığı
ihanetlerin bedelini ödüyor. Bu toplumun, Bursalılara, İzmirlilere,
Trabzonlulara, Kayserililere, Adanalılara, Sivaslılara, Yozgatlılara,
Konyalılara ve birçok bölgemizde yaşayan insanlara taktığı kulpları, attığı
çamurları, bir gözlemci olarak, tek tek sayardım ama nasıl olsa bunları,
sizlerde biliyorsunuz! Kayseri' de Kalenin içinden-dışından olanlar!,
Balkanlardan, SSCB den gelenlere yapılan adilikler... Çerkezlere, Gürcülere
yapılan dışlamalar ve bölücülükler saymakla bitmez… Yaşanan günahların kaynağı,
bu toplumun kendi kandırılmışlığıdır... Suni olarak kendisini bölecek kadar
zeki! bir toplum, dışarıdan düşman arayacak kadar saf !.. Bunun Psikiyatri dalında bir
karşılığı var...
...İçimizde bir burukluk var. Başta TÜRKİYE olmak üzere Doğu
Türkistan ve dünyanın diğer bölgelerinde Türkler ezilmekte ve DİL BİRLİĞİ için
hızlı adımlar atılmamaktadır... Biz dahil, bütün Türk Devletlerinde özellikle
Doğu Türkistan da marjinal dinci tarikatlar (dolayısıyla onları kullanan
istihbarat kurumları) etki alanlarını artırmaktadır...
...Başka bir gaflet; Yıllar öncesinden Almanya'ya çalışmak
için giden Yugoslavyalılara, Devlet başkanları General Tito tarafından eğitim sağlanırken,
soydaşlarımızı eğitmeden gönderen ve kaç kuşağı ezdiren bir politikadan ne
beklentimiz olabilir. Birbirinin devamı olan bu sömürü düzeni, aynen devam
etmektedir. Gurbetçiler, tam ayakları üzerinde duracakları kök salacakları
sırada da utanmadan, onlar "oy potansiyeli" olarak kullanılıyor ve yaşamlarını sürdürdükleri ülkelerde, dışlanmalarına vesile oluyorlar.
...İsmail bey Gaspıralı "Dilde Fikirde İşte
birlik" fikrini zihnimize koyalı 100 (yüz) yıldan fazla oldu. Hangi
bahanenin arkasına sığınacaksınız, sağlanamayan DİL BİRLİĞİ için? Günümüzde,
yüz milyonlarca Türk , aralarında, kendi dilleri ile değil İngilizce veya Rusça
ile anlaşmaktadır... Bu işler dincilerin, dini değerleri kullandıkları gibi
Türklüğümüzü kullanan, istismar eden, kişi, dernek veya partilerin ayıbıdır...
... Sitem etmeyin ama o kadar çok partizan oldunuz ki artık
kendi özgür iradeniz den önce, parti ve cemaat yada tarikat baskısı ile
düşünüyor ve yorum yapıyorsunuz. Türkiye'de, Türk olma bilincini kırmak veya
dejenere etmek uzun yıllardır yapılmaktadır. Özellikle bu işin savunucu parti
ve kuruluşları kullanmak daha şeytani ve etkili olmaktadır.. Türklükten ne
anlıyorsunuz diye çevrenizde gözlem yapın ne göreceksiniz biliyor musunuz? Çoğunluğun
yanıtı şöyle olacaktır:
1- Irkçılık yapmak
2- Türk-İslam sentezi olmadan Türk olmaz.
3- Sen Türk dersen, o da Kürt der…
4- Türklüğü anayasadan sileceğiz yoksa... olacaktır.
...40 yıla yakın süredir Türk varlığı için gözlem yapıyorum
ve size sunduğum yorumlarım, analizlerim, bu alt yapıya dayanıyor: TÜRK
VARLIĞI, BÜYÜK TEHDİT ALTINDA… Kabuğun adı Türk ama içi sürekli boşaltılıyor.
Bizim adımıza mücadele veriyor zannında olduğunuz, TÜRK adı altında faaliyet gösteren,
partilerin, derneklerin, grupların bir kısmı, sizi el altında tutmak amacıyla
örgütlenmiş resmi ideolojinin ve düzenin uzantılarıdır.. .Güncel olarak
yaşadığımız bir olgu: ALPARSLAN'A Türk değil İslam kılıfının giydirilmesini
yada Türkçülüğü ile bilinen ve yaşamını öyle sürdüren Bakü kahramanı Nuri Paşanın,
Türklüğünün silikleştirilmesi nedendir?
Bunların hepsi bilerek yapılıyor. Anayasadan Türklüğü çıkartacağız demeçleri
yanlışlıkla değil, toplumun tepkisini görmek için yapılmıştır. Çin'de uygulanan
asimilasyonun çok daha tehlikelisi, Türkiye'de zaten yıllardır uygulanıyor.
Yavaş yavaş, ürkütmeden, sessizce asimile oluyorsunuz. Neyinize güveniyorsunuz?
Neyi umut ediyorsunuz? Dünya siyasi tarihinde, 120 den fazla Türk devletinin
kurulduğuna da yıkıldığına da inanmıyorsunuz belki de! ...
TÜRK DÜNYASI ve TÜRK KENEŞİ:
Türkiye'ye Dinciler tarafından yaşatılan sürecin bir
benzeri, Türk dünyası üzerinde tezgahlanıyor.
Önce zihinlerinizi,
inançlarınızı, vicdanlarınızı , merhamet ve
adalet duygularınızı, mağdur imajı ile kandırdılar. Sonra mülayim, dürüst, dindar imajı ile para kaynaklarını, eğitimi, sağlığı, medyayı,
vesaire... ele geçirdiler ve çöküşü beraber yaşıyoruz.
Aslında, Türkiye'nin
Dış Türkler için radikal çözümleri hiç olmamıştır. SSCB rejiminin
dağılması için CIA in yaptığı çalışmalardan birisi, oradaki etnik kimlikleri
kullanmaktı. Bu plan dahilinde CIA ve NSA, yıllarca Almanya üzerinden, değişik
Türk lehçelerinde radyo yayınları yapmak suretiyle (kendi çıkarları için), Türk
kimliğini canlı tutmak zorunda kaldılar. Açıkçası, Orta Asya'da,
soydaşlarımızın Türklük şuurunu ayakta tutan, bizden çok Amerikan dış politikasının yan etkisiydi.
… Russia first politikası ile 1990 yılların başında
Ortaasyada oyun gücünü kaybeden Türkiye, yakın zamanda, Türk devletlerine DİN
VE ARAP bezirganlığına başladı?... 1992 yılında Türk devletleri arasında
organik bağları artırmak için kurulan TİKA, TÜRKSOY gibi kurumların son
yıllardaki faaliyetlerini bilinçli olarak izliyor musunuz?.. Bu kurumların ve
aracılıkları ile Türkiye'ye gelen öğrencilerin
dini vakıf ve cemaatlar ile organik bağları hangi ölçüdedir, kuşkulu.
...Samimiyetle sorgulamamız gereken konulardan biriside TÜRK
KENEŞİ dir: Niye Kazakça, Azerice, Kırgızca, Türk keneşinin sitesi olan https://turkkon.org de yok! Türk dünyası
paydaş olmasın diye mi? Bu yanlışlar, bal gibi bilerek atılıyor. SSCB yıkıldı,
28 yıl geçti. Biz İngilizce üzerinden anlaşıyoruz…Şunu anlarım: İngilizce
çağımız da "lingua franca". Ancak her üye ülkenin dili kullanılmalı.
Çünkü farklılıklarımız var! Misal olarak, Keneş sayfası Kazakça yazılsa anlayamam, beni
uzaklaştırır ve bana saygısızlık olurdu. Aynı yaklaşım hepimiz için geçerli.
…NURİ PAŞA resmi tanıtımlarına bakıyorum da , Sultan
Alpaslan gibi Türk kimliği silinmeye çalışılan ama Türkçülüğü ile bilinen bir
TÜRK kahramanı.. Kafkas Ordusu Komutanı olarak şanlı zaferler kazanmış bir
savaş kahramanı, Azerbaycan Türklerini, Rus-Ermeni zulmünden kurtaran “Bakü
Fatihi”, Türkiye’nin ilk yerli ve milli silah üreticisi, savunma sanayinin
kurucusu, ömrünü memleketine adamış bu Türk evladına bir cenaze namazı bile çok
görülmüştü..Yıllarca Edirnekapı’daki mezarına da gereken değer gösterilmedi,
yeri bile unutuldu. Ancak 2016 yılında, yazar Atilla Onat tarafından mezar
tespit edildi, onarıldı. Ve vefatından tam 67 yıl sonra cenaze namazı
arkadaşlarıyla birlikte yattığı şehitlikte, bir avuç Türk tarafından kılındı...
… Türkiye'de Tek millet, ümmet, merhamet maskeleri ile
Türklüğü sindirmeye çalışan, o mülayim, mağdur!, partizan hareketlerin politbüroları! ile ARAP (aslında evrensel)
emperyalizm, Sembol haline gelen Türklük sevdalıları ve elçilerini kullanarak, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan,
Özbekistan, Kazakistan' a yerleşiyor. Türkler arasında işbirliği yapmaya
çalışan diplomat, bilim, sanat ve fikir insanlarımızın hareket ettikleri bazı
organizasyonlar, partiler veya kişilerin, sıradan partizan görüntünün
arkasında, Türk soyunu, kültürünü ve
dilini yozlaştırmaya çalışan radikal bir nefreti hissediyoruz.
…Atatürk'ten sonra, Türkiye'yi Türk'ten arındırma çabaları,
zihinleri boşaltılmış slogancı Türkler sayesinde hedefine ulaşmak üzere...
…SSCB dağılmadan önce, esaret altındaki TÜRKLER ile bağımız
kopmasın diye, yaşayan Türkçeyi savunurduk... O dönemler çok geride kaldı... Artık
iletişim açısından globalleşen bir dünyadayız. Türkçe boğulmak üzeredir.
Türkçenin günümüz şartlarına yanıt verecek hızda genişletilmesi şarttır.
…Türkiye'nin Rusya
sevdası nedir? Azerbaycan da Elçibey'in Türk sevgisi ile kırılan Rus etkisi, Haydar
Aliyev kararlılığı ile bitmiştir... Azerbaycan'ın gözüne Ermenistan'ı sokan ve
kullanan Ruslar ile hangi kabusu yaşamaya mecbur ediliyoruz?... S-400, Nükleer
santraller, zaten bizim sanayimizi Ruslar kurmuştu propagandaları… Zamanında
bir Cumhurbaşkanının Azerbaycan için, onlar şia biz, sünniyiz diye demeçler
verdiğini de unutmadık... Bunlar onur kırıcı olmanın çok daha ötesinde, Türk
elbisesi altında yapılan Türk dünyası düşmanlıklarıdır.
… 18 Şubat 2005 günü Nazarbayev'in “Orta Asya Devletler
Birliği’ni kurmayı teklif ediyorum… Bizim ekonomik çıkarlarımız,
tarihi-kültürel köklerimiz, dilimiz, ekolojik sorunlarımız, dış tehditlerimiz
ortaktır. Biz sıkı ekonomik entegrasyonu başlatmalıyız." gibi, Türk
dünyasından birçok fikir ve aksiyon teklifi olmasına ve birçok adım atılmasına rağmen
sizlere son sözüm: Türk Dünyasının entelektüel birikimlerini gerçekleştirecek
bir TEMEL STRATEJİ olmadan yüzeysel girişim ve gösteri amaçlı
yapılanlar ile Türk Birliğini sağlamak mümkün değildir.
Saygı ve sevgilerimle… Oguz SOLAK/// Uluslararası İlişkiler
Böl. Uz.
Yorumlar
Yorum Gönder