*Bu yazı, 2015 genel seçimlerinde aday olan bir
ağabeyimize, destek amacı ile yazdığım ve hazırladığım, o günleri yansıtan
görüşlerimdir. Yaklaşık 5 yıl sonra bu yazıyı sizlere sunmamın gerekçesi, 15
temmuz darbesinden 1.5 sene önce yazılmasıdır. Malum , 15 temmuz yaklaştı. O
yapıların içinde otlanan ama sonrasında, sütten çıkan ak kaşık gibi olanların,
kandırıldık! sohbetlerini vicdanlarında muhasebe etmeleri içindir. *
KONUMUZ
KAYSERİ AMA: Nisan ayı/ 2015… Kayseri de yaşamlarını sürdürenlerin;
güvenli, huzurlu ve sağlıklı olarak, iyi bir çevrede, aile bütünlüklerini
koruyarak, kimseye muhtaç olmadan onurları ve alınterleri ile geçimlerini
sağlamalarının en önemli insani hakları olduğuna inanıyorum. Geçmişte olduğu
gibi şimdide memleketim ve insanlarının en iyi şartlarda kendileri ve aileleri
için gelecek kaygısına düşmeden yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak ve onlar
için çalışmak, en önemli misyonumuz olacaktır.
4000 yıllık
tarihi geçmişi ile dünyanın sayılı en eski yerleşim ve ticaret merkezlerinden
olan Kayseri ve halkının yaşam kalitesinin yükseltilmesi önemlidir, çünkü
Kayseri , son yıllarda tarihsel konumu, öz değerleri, müteşebbis ve çalışkan
halkı ile hiç hak etmediği bir yerde durmaktadır. İlgili kurumların gelişmişlik
raporları ve ekonomik göstergeleri, Kayserinin hemen bütün iktisadi verilerde,
Türkiye sıralamasının 13 üncü ve daha aşağılarında yer aldığını gösteriyor.
Öğretim,
teorik ve uygulamalı Eğitim, mesleki eğitim konusu birincil
önceliğimiz olmalıdır. Eğitim her şeyin temelidir. Öğretim konusu ise eğitimin
yuvası ve anne kucağı gibidir. En büyük mücadelemiz eğitim ve öğretim ile
olmalıdır. Kayseri ilinin okul eğitimi, özellikle kırsal kesimlerinde içler
acısı durumdadır. Verilen rakamlar gerçekleri yansıtmamaktadır. Mesela
2012-2013 yılı için resmi/özel ilkokullar için istatistiklerde derslik başına
düşen öğrenci sayısı ortalama 22 dir. Sizce bu rakam doğru mudur?
Yanlış,
yanlı ve politize olmuş eğitim anlayışı ile ülkenin istikbalini karartan bu
zihniyetin, anaokullarından yüksek öğrenime kadar vermiş oldukları zarar,
korkarım ki gelecek yıllarda çok daha korkunç bir bilanço ile karşımıza
çıkacaktır. Türk milleti hiçe sayılmış, en korunaklı sınavlara bile akla hayale
gelmeyecek hileler yapmışlardır. Halkımızın tabiri ile Öküz ölüp ortaklık
bozulunca foyalar ortaya çıkmıştır.Karşılıklı suçlamalar ,kamuoyuna yapılan
baskı ve yönlendirmeler bu önemli kurumda yapılan büyük tahrifatın ,çirkin
yüzünü maalesef gizlemektedir
Halkımız,
demokrasinin faziletlerinden istifade ederek, üzeri makyajlanmış bir baskıyı
iliklerine kadar hissetmektedir. Ancak, zedelenen öz güveni ve oluşturulan
korkular ile sesini çıkartamaz hale gelmiştir.
Kayserinin
dillere destan geniş yolları, iyi planlanmamış tramvay projesi
ile berbat edilmiştir. Raylı sistem yapılırken, olması gereken yaya
geçitlerinin olmaması gibi eksiklerle dolu bu projenin, saymakla bitmeyecek
hataları mevcuttur. Raylı sistem olmadan 2-3 dakikada girip terk ettiğiniz
kavşaklar 25-20 dakikada ve yüzlerce metrelik kuyruklarla ancak terk
edilebilmektedir. Düvenönü ve Eski sanayi kavşaklarında, çoğu zaman 700-800
metreleri aşan araç birikimleri artık rutin hale gelmiştir. Bu kadar uzun
kuyruklarda ve zamanda tüketilen yakıtın, ne denli büyük olduğunu düşünün bir
kere. Vatandaş kesesinden giden paraların hesabını soramaz hale gelmiştir. Yaya
geçişlerinde yaşam güvenliğinin, dikkate alınmadığı birçok durakta
gözlemlenmekteyiz. İyi planlanmamış tramvay sisteminde, bilerek veya bilmeyerek
yapılan bu istismarların hesabını, kayseri halkı adına parlamentoda sorulmalıdır.
Bu şehir , ileride Tramvay hattının yerinden metro geçirme şansını da kaybetmiş
oldu. Bir şehrin kaderi ile oynamak kimsenin haddi olmamalıdır.
Başkente 300
km mesafede bulunan önemli bir kentin, arasında hızlı ve güvenli bir demiryolu
ağı ile bağlı olmamasını ve Kayseri halkının da bunun hesabını sormamasını
kabullenemiyorum. Gelişmiş bütün ülkelerin kalkınmasında ve israfı önlemesinde,
demiryollarının reddedilemez katkısı vardır. Bu ülkeler, şehirleri arasında
neredeyse! uçak hızında hareket eden süper tren ağı kurarken, Çok böbürlenen ve
halkını aşağılayan bir iktidar, çakma hızlı treni bile kayseri ye
getirememiştir. Cumhurbaşkanı çıkartmış, ülkenin merkezindeki büyük bir şehre,
yani Kayseri’ye hızlı tren getirememenin hangi gerekçesi olabilir. Hem ekonomik
hem sosyal kalkınmamızı etkileyecek bir başka konuda, uluslararası turizmi de
içine alan, modern bir hava limanının bölgemize kazandırılmamış olmasıdır.
Kayseri,
Amerika ve Avrupa da kendi tarzında olan yıldız şehirler ile yarışacak tarih,
kültür ve müteşebbis insan potansiyeline sahipken işe bakın ki GSMH
sıralamasında bile 20. sıralardadır. Kayserinin kalkınabilmesinde en önemli
şansı sanayi şehri olmasıdır. Ancak yeni açılımların yapılmaması sanayimizi çok
kırılgan bir eşikte tutmaktadır. Bu gerçek, maalesef bir grubun bile, batması
ile şehrimizin sanayisini sendeletecektir. Tam anlamı ile sanayileşmemiz için
lokomotif sektör olan Savunma Sanayisinde, yerimizi almamız gerekir. Çünkü
Savunma Sanayi çok büyük sanayi ve finans sektörlerinin, yedek parça ve yan
sanayilerinin ,şehrimize gelmesini beraberinde getirecektir.
Bir meclis
üyemiz tarafından hazırlanan ve görüşlerini de yansıtan 200 sayfalık
rapor, dönemin Cumhurbaşkanına iletilmiştir. Ama sonuç çıkmamıştır. Kayseri
için büyük önem taşıyan savunma sanayi sektörünün, şehrimizde hayata geçmesi ve
büyümesi için mücadele etmek hepimizin görevidir. Türkiye’nin hafızası ve veri
deposu olan TUİK , DPT (kalkınma bakanlığı) gibi çok önemli kurumlarımız,
politize olmuş durumdadır. Yaşadığımız ilde, şahit olduğumuz durumlar ile
açıklanan veriler ,çok farklı durmaktadır. Türkiye de hemen bütün kurumların
gerçek verileri ile oynanması, medyanın manipüle edilen büyük kısmı ile
ötekileştirilen halka, çok organize bir biçimde psikolojik harp taktikleri uygulanması,
kabul edilebilir ölçülerin ötesine geçmiştir.
Sürekli
çatışma ve gerginlik üzerine kurulan taktik politikası ile oy çokluğunu elinde
tutarak ,her isteğini yapması ve meşruiyetini buna dayandırması, büyük bir
kurnazlıktır. Ne yazık ki gelişememiş demokrasilerin, en önemli ayağı olan
demokrasi kültürünü, halkın özümseyememesi sonucu oluşan açıkları istismar
eden, özellikle dini duyguları istismar eden bir yapı, Türkiye’yi içerde ve dışarıda tarihinde görülmemiş bir tahrifata uğratmaktadır.
Organize bir
biçimde özellikle en tepedeki insanların bünyesindeki ,danışmanlık ekiplerinin
acımasızca, kin duygularıyla insana ve topluma ait her türlü zafiyeti
kullanmaları sonucu, cumhuriyete ait bütün kazanımlarımızı, gelişme aşamasında
olan demokrasi kültürümüzü yok etmeye başlamıştır. Toplumsal gelişmemizin özünü
teşkil eden, rol modellerimiz olan öğretmenler, doktorlar, askerler, polisler,
hukuk temsilcileri, işadamları ve daha birçok kesim aşağılanmakta,
itibarsızlaştırılmaktadır. İşin kötü tarafı dini veya milli örtülerle
maskelenen ve tezgahlanan bu manevraları halkımızın büyük kısmı anlamamakta
veya korkmakta ve sessiz kalmaktadır.
Sizlere,
daha söyleyecek ve söylediklerimizi yapacak çok şeyimiz var. Ama İlk
yapacağınız şey, kimseye muhtaç olmadan, sizin ve ailenizin onuru ile
yaşamanızı, geçiminizi sağlamanızı, adalete güvenmeniz için gerekli
düzenlemeleri yapmak olacaktır. Sevgi ve saygılarımla …………….
( Yazıyı
yazan: Nisan/2015 Oguz SOLAK)
Yorumlar
Yorum Gönder