Ana içeriğe atla

İSTİHBARAT& CASUSLUK faaliyetleri-NSA



                                   
İstihbarat ve casusluk, insanlık tarihinin çok önemli zihinsel çalışmalarıdır. Casusluk üstün bir zekâ, estetik duygusu, gelişmiş hayal gücü, ketumiyet, entelektüellik, kapsamlı kültür ve bilgi birikimi, analitik düşünme, cesaret, dürüstlük, sadakat ve zarafeti bir arada taşıyabilenlerin sanatıdır.
      Dünyanın en büyük casusluk teşkilatı olan Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı NSA internet sayfasında misyonumuz bölümünde şöyle yazıyor: “...NSA, sinyal istihbaratı ile haberleşme güvenliği  için her koşul altında  ABD halkının çıkarları uğruna istihbari bilgi toplar ve ağ üzerinde operasyonlar  yaparak milleti için kesin bilgi üstünlüğü sağlar. Ulusal yemin bölümünde ise,  NSA çalışanları her şeyden önce ve sonra daima Amerikalıdır. Her çalışan, Anayasa’yı ve ABD’yi, iç ve dış bütün düşmanlarına karşı desteklemeye, korumaya yemin etmiştir.”
    Yazının ilerleyen bölümlerinde uluslararası ilişkilere yön veren NSA, CIA, MOSSAD,eski KGB , MI6 gibi teşkilatların nasıl titiz ve özverili çalışmalar yaptıklarına dair bilgiler verdiğimde göreceksiniz ki Türk Devletinin gerçek anlamda özgürlüğüne kavuşması için yeni baştan modern bir istihbarat topluluğu kurması  en önemli önceliği olmalı. Bu istihbarat topluluğu içinde en büyük görevin de, NSA gibi yapılanmış uçan ,kaçan her türlü sinyali  toplayan bir Türk Ulusal Güvenlik Ajansının ( TUGA) kurulması gerekliliğine inancındayım.   Echelon veya diğer adıyla büyük kulak, NSA’ in bütün yeryüzünü dinlediği ve gözetlediği küresel bir dinleme ağı. Dünya yörüngesinde dolaşan 120  uydunun yanı sıra binlerce yer istasyonları  var. Gökyüzünde dolaşan ne kadar sinyal varsa telefon, e-posta, aklınıza gelebilecek her türlü elektromanyetik dalgayı topluyor ve gereksiz olanlar ayıklanıyor. Bu verilerin  NSA in günümüz de kullanılan teknolojinin 20 yıl ilerisinde olduğu tahmin edilen süper bilgisayarların da kriptoları çözülüyor,  analizleri yapılıyor ve istihbarat topluluğu içindeki CIA , DIA gibi kurumlara istihbarat değeri olan bilgiler aktarılıyor.
       Yaklaşık 12.000 yıl önce buzul çağının bitişi iklimde ısınmaya ve ekolojik değişimlere neden olmuştur. Yabani tahıl toplayıcılığı zamanla yabani tahılların denetim altına alınmasını sağlamıştır. Böylece ilk tarım başlamıştır.Hayvanların evcilleştirilmesi, sulamalı tarıma geçiş ile  artı ürün ortaya çıkmış ve artı ürün  büyük değişimlere neden olmuştur.Artı ürünün üretimi ,dağıtılması için büyük işbirlikleri gerekmiştir.Bu gidişat tapınak ekonomisi diye adlandırılan tapınak merkezli bir sistemi doğurmuştur.Bu ilerleme kent devletlerin modeline evrilmiştir. Devletin ,üretim ve işgücünün denetiminin, toplumsal tabakalaşmanın, mesleki uzmanlaşmanın, anıtsal yapıların ve yazının bulunmasının sonuçları uygarlığın doğuşunu getirmiştir. Bu devreden itibaren binlerce yıldır insanlık ve toplumlar artan bir ivme ile her alanda gelişme sağladı. Savaşlar, barışlar, büyük uygarlıklar, büyük göçler, keşifler ,icatlar, büyük anıtlar, reformlar birbirini izledi. Hümanizm, aydınlanma çağı, sanayi devrimi, demokrasi devrimleri ,dünya savaşları , elektronik, mikroçipler derken toplumlar bilgi çağının sınırlarını zorlamaya başladı.
      Binlerce yıllık insanlık serüveni gösterdi ki sembollere yüklenen BİLGİNİN bulunması, taşınması, kullanılması, değerlendirilmesi, elde edilmesi ve saklanması çok önemli. Bugün birey olarak veya devlet olarak bilgiye ne kadar sahipseniz o kadar güçlüsünüz demektir. Bilgi , insan ile daha doğrusu insanın sahip olduğu zihin kapasitesi ile anlam ifade etmektedir. Yani bilgiyi işleyen ana merkez insan zihnidir.  zihinlerin kontrolü  bilginin ve herşeyin kontrolü demek anlamına gelmektedir. Bu anlayışın sonucunda, eskiden KGB ninde dahil olduğu NSA, CIA gibi üst düzey teşkilatların yapmaya çalıştıkları en yoğun araştırmalar insanda zihin kontrolünde odaklanmıştır.
      Gizli bilgilere ulaşmanın ustaları istihbarat teşkilatları ve casuslar insan zihninin kontrolü üzerine öyle araştırmalara mesai ayırmışlardır ki bana göre bu onların çok zeki, uzak görüşlü ve ön yargısız olduklarını göstermektedir. Prof.Rhine, 1930'larda başlamak üzere; A.B.D.'de Duke Üniversitesi'nde parapsikoloji okutmuştur. Duyu ötesi algılama ( parapsikolojinin bölümleri ) tanımını ortaya koyan ilk kişidir. Telepati, Durugörü ve medyumluk , yani duyu ötesi algılamanın  varlığı hakkında pek çok delil olmasına rağmen, bilim, bugüne kadar bu konunun incelenmesine pek az zaman ayırmıştır. Bununla beraber istihbarat teşkilatları duyu ötesi algılamanın saldırı ve savunma maksatlı kullanımının tam olarak araştırılmasına büyük önem vermişlerdir. parapsikolojinin bütün kollarında büyük araştırmalar ve uygulamalar yapılmış ve gerçek hayatta tatbik etmişlerdir. İnsan beynine ve zihin faaliyetlerine ait araştırmalar için dev bütçeler ayrılmıştır. Dr.Armen Victorian  İstihbaratta beyin yıkama adlı eserinin psişik araştırmalar bölümünde ‘’… Amerikan istihbaratı ,Sovyetlerin  parapsikoloji araştırmaları ile ciddi şekilde ilgilenmeye başlamıştı. CIA ,Sovyetlerin psişik araştırmalara 60 milyon ruble ayırdığını tespit etmişti. 1975 e gelindiğinde bu yekün 300 milyon rubleye yükselmişti ki bu alanda ciddi gelişmeler olduğunu açık seçik ortaya koyuyordu.’’  Sovyetlerin kozmonot eğitiminde telepatik yöntemler kullanılması daha başından CIA nın dikkatini çekmişti. Bu yöndeki girişimler 1967 martında kodlanmış bir telepati mesajının, Moskova dan  Leningrad a gönderilmesiyle( ışınlanarak) başlamıştı. Dört yıl sonra Edgar Mitchell de Apollo 14 ile uçarken benzer bir denemeyi  gerçekleştirdi. Mitchellin, deneyi 1970 de  Brooklyn de Maimonides Hastanesinde başlayan, CIA destekli dört yıllık bir çalışmanın bulgularına dayanıyordu. Sözü geçen çalışmalar arasında, Maimonides Tıp Merkezi Rüya Laboratuvarının yaptığı uykuda telepati çalışması da vardı . Çalışmalar uyanık durumda bulunan bir kişiden rüya gören birisine telepati yoluyla iletilen kavram ve imajlarla rüyaların dışarıdan etkilenebileceğini ortaya koyuyordu.
    Stanford Araştırma Enstitüsünde birçok psişik uygulama yapıldı. On bedendışı sezgi hali deneyinde , bulundukları mahalde gizlenmiş nesnelerin yerini durugörü sezgisi kullanarak tespit etmeyi denediler ve başardılar. Sonradan bu deneyleri uzaktaki hedeflerin tespit edilmesine yönelik çalışmalara genişletildi.29 mayıs 1973 başlayan ve 1975 de tamamlanan bir projede askeri ve istihbarat şeflerine ürpertici bir ufuk açıyordu. Ingo Swann ( uzak görücü) koordinatları verilen bir mevkiyi uzaktan görmeye yönelik ilk denemesinde şaşırtıcı sonuçlar almıştı. Güney Hint Okyanusunda Fransızlar tarafından idare edilen Küçük Kerguelen adasının özelliklerini, binaların ve Fransız Sovyet ortak meteorolojik araştırma tesisinin yerleride dahil olmak üzere tasvir etmişti. Hatta, adanın oldukça iyi haritasını bile çizmişti.
       Ufolar, medyumlar, uzak görücüler, zihin okuyucular, hipnozlar gibi bilgi kaynaklarına ulaşabilecek veya insan zihninin kontrolüne yarayabilecek  aklınıza gelebilecek her şey üzerinde her türlü araştırma ve deneysel faaliyetler yapılmış. Gelişmiş enstitüler kurulmuş, akademik seviyede araştırma ve geliştirme için maddi imkanlar sonuna kadar kullanılmıştır. Ancak Rusya ve ABD , kamuoyundan inkar etmelerine rağmen psişik çalışmalarından özellikle zihin kontrolü sevdalarından asla vazgeçmemişlerdir.
       ABD istihbarat topluluğunu 17 kurum oluşturmaktadır. NSA, CIA, DIA en kapsamlı ve etkili olanlarıdır.
NSA: Baltimore- Washington otoyolunun güneye giden ayrımında, Annapolis Kavşağı'nın sakin bir kasabası olan Maryland'in yakınlarında bir yerde, özel olarak yapılmış, herkesin kullanamadığı bir çıkış rampası aniden gözden kaybolur. Toprak banketlerin ve büyük ağaçların gizlediği rampa, dikenli tellerden, yan yana dizilmiş iri kaya parçalarından, harekete du­yarlı detektörlerden, hidrolik kamyon engelleyicilerden ve kalın beton bariyerlerden oluşan bir labirente çıkar. Alarmlar çaldığında, asker üni­formasına benzeyen siyah üniformalar giymiş özel başlıklı komandolar, eolt 9 mm. makineli tabancalar da dahil, ellerindeki çok çeşitli silahları sallayarak hemen karşılık verirler. Onlara "Siyah Giyen Adamlar" denir. Telefoto gözetleme kameraları aşağı doğru çevrilir, silahlı polis sınırlarda devriye gezer, parlak sarı levhalarda, fotoğraf çekmenin, not almanın ya da basit bir taslak çıkarmanın İç Güvenlik Yasa' sına göre cezalandırılaca­ğı belirtilir. Bunun ardında, yeryüzündeki başka hiçbir yere benzemeyen tuhaf ve görünmez bir şehir yatıyor. Bu şehir, içinde, muhtemelen dün­yada yaratılmış en büyük sırlar evrenini barındırıyor.
Şehir altmıştan fazla binadan oluşmakta: bürolar, depolar, fabrikalar, laboratuvarlar ve yaşam alanları. Burası, on binlerce insanın mutlak bir gizlilik içinde çalıştığı bir yer. Pek çoğu tam olarak ne işle uğraştıklarını eşlerine bile söylemeden yaşayıp ölecek. 2001 yılına girilirken, 1930 yılının Karanlık Odası, karanlık bir impara­torluğa dönüşmüş ve gezegendeki en büyük, en gizli ve en gelişmiş casus­luk örgütü olan Ulusal Güvenlik Dairesi'ne (NSA) ev sahipliği yapmaya başlamıştı. 38.000 çalışanı ve milyarlarca dolarlık dev bütçesi ile bilinen teknolojinin 20 yıl ötesinde hiper bilgisayarlara sahipler ve ileri teknoloji üretiyorlar. Buluşlarının bir kısmını Amerikanın büyük şirketlerine vererek ülke ekonomisine de katkıda bulunuyorlar. Dünyada en çok matematisyeni ve dil bilimcisini bünyesinde barındıran kurumun yeryüzünde konuşulan hemen bütün dilleri ve lehçelerini bilen uzman dilbilimcileri var. Gökyüzünde gezen bütün haberleşme ağlarını dinleyen ve gözetleyen yüzlerce uyduları  ve binlerce yer istasyonundan başka denizlerin altında casus gemileri, denizaltı fiber optik kabloları dinleyen donanımları, açık denizlerde yük gemisi, semalarda yolcu uçağı  gibi görünen halbuki gelişmiş antenleri ve kripto cihazları donatılmış casusluk sistemlerini ve daha birçok bilgiyi aktaran James Bamford, ‘Body of Secrets’ adlı kitabında Echelon’un Türkiye’deki faaliyetleriyle ilgili ilginç anekdotlara yer veriliyor. ABD, 1961’de Echelon sistemiyle 40’dan fazla ülkenin yazışma sistemlerinin şifrelerini çözmesine rağmen üst-düzey Sovyet şifrelerine sızma başarısını gösterememişti. Haberleşme şifreleri çözülen ülkelerin diplomatlarına tehdit, şantaj ve rüşvet yöntemleri uygulanıyordu. Türk diplomatlarına da, ülkemizde hemen hemen her meslekte geçerli olan rüşvet yönteminin uygulandığını anlatan Bamford “NSA, bazen aldatma, bazen de zor yoluyla bu ülkelerin kullandığı kripto şifrelerinin anahtarlarını ele geçiriyordu” diyor ve “Türkiye’nin şifreleri, Washington'da görevli bir kripto memuruna rüşvet verilerek elde edilmişti” diye ekliyordu.
CIA: Birleşik Devletleri’n birimleri için gereken ABD dışı ülkelerle ilgili istihbarat bilgilerini toplayan kurumdur.   Merkezi Virjinya eyaletindeki  Langley'de bulunmaktadır. CIA yasasına göre; kurum, organizasyonunu, görevlerini, personellerinin sayısını ve maaşlarını saklı tutmak hakkına sahiptir. Soğuk Savaş yıllarında ve sonrasında CIA pek çok gizli operasyonda rol alarak siyasi rejimleri zayıflatmaya ve hükümetleri devirmeye çalışmıştır.
1947'de Kongre, Milli Güvenlik Konseyi ile (National Security Council, NSC) bu konseyin yönetimi altında çalışmak üzere (CIA) kuruldu. CIA, NSC'ye milli güvenliği ilgilendiren konularda bilgi toplayıp verecek, elde edilen bilgileri değerlendirdikten sonra, hükümetle ilgili yerlere ulaştırılmasını sağlayacaktı. CIA; NSC'nin vereceği emirler doğrultusunda, güvenlikle ilgili istihbarat işlerini yerine getiriyordu.
CIA dört müdürlük halinde çalışmaktadır:
İstihbarat Müdürlüğü:
Her türlü istihbarat aracı ile bilgi toplama, casusluk faaliyetlerini yürütür. Gizli olarak yapılan istihbaratı değerlendirir. Havadan çekilen (uydu, uçak vs.) resimleri, radyo, telefon, televizyon, telgraf, telsiz gibi ulaştırma araçları ile toplanan bilgileri değerlendirir. Bu değerlendirmeler, raporlar halinde, ilgili makamlara gönderilir. Karşı haberalma daire başkanlığı ile koordineli olarak çalışır.Harekat Müdürlüğünün ihtiyacı olan kapsamlı bilgileri ve verileri operasyon aşaması da dahil temin eder.
Ulusal gizli servis:
Gizli operasyonları yürütür.
Bilim ve Teknoloji Müdürlüğü
Teşkilat elemanlarını,  son teknolojik gelişmelerde eğitmek, kullanmasını öğretmek. Kullanılan araçları geliştirmek, yapılan operasyonlara bilimsel ve teknik destek sağlamak.
Destek  Müdürlüğü:
Teşkilat personelinin, toplanan bilgilerin, tesislerin güvenliğini sağlar.
CIA'nın şimdiye kadar başka devletlerde birçok operasyon yaptığı meydana çıkarıldı. Bütün bu işleri yapabilmek için, CIA'ya geniş bir maddi imkân tahsis edilmektedir. Kadrolarında devamlı memur şeklinde on altı bin kişi (tahmini) çalışmaktadır.
DIA: ABD savunma istihbarat ajansı. Yılda 15 milyar dolarlık bütçesi olan askeri bir örgüttür. 20.000 civarında personeli olan DIA deniz,kara, hava kuvvetleri istihbarat servislerini koordine ediyor.
KGB: Kağıt üzerinde kapatılan Sovyet devlet güvenlik komitesi açılımlı KGB 90.000 kişilik muazzam kadrosu, hakimiyet alanı, kaynakları ve so­rumluluklarıyla devasa bir boyuttadır. Bir anlamda bu örgütü yöneten dünyaya hükmetmiş sayılır. KGB su gibidir, bulunduğu zemine uygun hareket eder.O nedenle yıllar boyu ona karşı mücadele veren karşı gizli servis­ler KGB'nin tam anlamıyla fotoğrafını çekememiştir. Yüzyıla ya­kın süren KGB avı sonunda yakalanmayı başaran KGB casusla­rmdan elde edilen veriler bir araya getirilerek gerçeğe yakın bir tablo oluşturulmuştur. Bu sır perdesi Sovyetler Birliği tamamen ortadan kalkana kadar da sürmüştür denebilir. KGB tüm dün­yaya yayılmış örgüt elemanlarıyla günümüzün adeta GSM sis­tem ağlarını anımsatır. Elbetteki dünyada mükemmel şey yoktur ve bu devasa örgütün de zafiyetleri bulunmaktadır.
Latin Amerika' da gerilla olarak görev yapanlar, Suriye' de Filistinlileri eğitenler, ABD topraklarında Amerikalı gibi rol ya­panlar, Beyaz Rusya'da dini baskılayanlar, Orta Asya'da muha­lifleri ezenler, dünyanın her tarafına yayılmış yaklaşık 90.000 ki­şilik ajan kadrosu için Dzerşinsky merkez bina olarak kabul edilir ve buradan yönetilir. Bu rakam batılı gizli servislerin elde ettik­leri verileri paylaşarak ortaya koyduğu tablodur ve bu kadroya büro işçisi, bina muhafızı vb gibi görevler ihtiva eden 400.000 ki­şilik destek memurları dahil değildir.
Örgüt başlıca dört genel müdür!üğe, yedi bağımsız müdürlüğe, altı bağımsız bölüme bölünmüştür. Bunların çoğu yine kendi içinde bölünürler ve bun­lara müdürlük, bölüm, servis ve idare denir.
Sovyet Askeri Haber alma teşkilatı olan GRU askeri casus­lukla ilgilenir. Bu alanın dışındaki tüm dış operasyonlara KGB'nin Birinci Genel Müdürlüğü bakar. Bu genel müdürlük üç ana di­rektörlüğe bölünmüştür. Bunlar Kanundışı, Bilimsel ve Teknik Servis, Planlama-Analiz direktörlükleridir. Ayrıca iki özel ser­visi vardır, Yalan Haber Yayma ve Fiili Hareketler servisi. Ay­rıca bunlara ilaveten 16 ayrı bölümü vardır. Bunlardan ilk 10 ta­nesi aynı dil konuşulan coğrafyalarda operasyonlar yaparlar. Bir anlamda dış operasyonel bölümler aynı veya akraba dil esasına göre kuruludur. Bu şema KGB'nin dünyayı nasıl ahtapot gibi sar­dığının basit bir örneğidir.
Kanundışılar Direktörlüğü veya kısa adıyla "S" direktörlüğü; yabana ülkelerde kanunsuz olarak ve sahte kimlikle yaşayan KGB ajanlarını (yani casus) seçer. Adaylar ideolojilerine, soğuk kanlılıklarına, dil becerilerine ve kültür derecelerine bakılarak seçilir. Bu ajanlar genellikle ideolojik düşünceleri nedeniyle vatanların­dan kaçan ve Sovyetlere iltica eden siyasi sığınmacılardan seçi­lir. Örnek vermek gerekirse İspanya iç savaşından kaçan komü­nistler Sovyetlerde eğitilerek aynı dili konuşan Latin Amerika'ya ajan olarak gönderilmişlerdir. Bu dönemde ülkemizden kaçan­ların da olduğunu ve KGB'nin kucağına düştüklerini belirtme­den geçemeyeceğim.
Genelde gizli ajanlar eğer TİM olarak görev yapmayacaksa tek tek eğitilir ve her birine Moskova' da ayrı daire tahsis edilir. Böylece mesai arkadaşlarınca deşifre olmaları engellenir. Tüm gizli servislerde olduğu gibi her ajan kariyeri boyunca mutlaka kanundışı olarak (casus olarak) ülke dışında görev yapar. Bu gö­revi ifa ederken merkez desteğinden yoksundur ve hayatta kal­ması kişisel yetenekleriyle ölçülür.
Ajanlığın gerçek manasıyla yaşandığı evre bu dönemdir. Bu zorlu sınavdan geçerek hayatta kalmayı başaranlar ardından elçi­liklerde diplomatik dokunulmazlıkla "cover" göreve devam eder. Bu kariyerin sonu ajan öğretmenliği ve ardından emeklilikle so­nuçlanır. Bilimsel ve Teknik Servis veya diğer adıyla "T" direk­törlüğü; Batının nükleer füze, uzay araştırmaları, stratejik bilim­ler, sibernetik (muhabere kontrolü) ve endüstri alanındaki sırlarını çalmak için çalışır. Bu direktörlük doğrudan doğruya operasyon yapar ve diğer birimlere teknik konularda destek olur.
Planlama-Analiz diğer adıyla "I" direktörlüğü; görevi eski operasyonları incelemek ve kullanılan yöntemleri, hataları tes­pit ederek, yeni nesil ajanlara aktarmaktır. Meslek içi kültür hiz­meti görür ve Kara Sanatın inceliklerini eğitimlerde kullanılmak üzere sistemleştirir. Bu faaliyeti tüm gizli servisler yapar ve dost servislerle bile bu bilgileri kısmen paylaşır. Bir bilginin istihba­rat olarak elde edilmesi sürecindeki bu yöntemler, dünyanın en iyi korunan ve hiçbir kitaba şimdiye değin konu olmayan kara sanatın nasıl yapıldığına yönelik sistem bilgileridir. Kimi zaman imkansız gibi görünen bir bilginin elde edilmesi süreci, bir ajan tarafından hiç akla gelmeyecek bir yöntemle ele geçirilir. Bu yön­temin yeniden ve daha iyi nasıl uygulanabileceği gözden geçiri­lerek, bu departman tarafından sistemleştirilir.100 e yakın kaynaktan derleme yapan yazar  Ali Kuzu KGB yi böyle anlatıyor ancak,KGB lağvedildikten sonra SVR+FSB ye dönüştü mü bilinmez , yok olmadığı  kesin.
MOSSAD:   İstihbarat ve Özel Operasyonlar Enstitüsü isimli İsrail gizli servisinin kısa adıdır. 1947′de kurulmuştur. Mossad; dünya genelinde faaliyet gösteren, en gizli, en bilinmeyen istihbarat örgütüdür. Merkezi Tel-Aviv’dedir. 3000′e yakın personeli vardır. Kendi içerisinde de bölümlere ayrılır.
Mossad, çalışmalarını farklı alanlarda uzmanlaşmış 4 ayrı bölümle yürütür. Bunlar: Askeri İstihbarat, Yerli Gizli Servis, Yabancı İstihbarat Servisi ve Aliyah Beth’dir. Mossad’ın İbranice anlamı enstitüdür. Mossad, genel olarak dış istihbarat konularında görev yapar. İç istihbarat alanında Shin-Bet (Şabak) isimli kurum faaliyettedir. Mossad kendini dev aynasında göstermek için psikolojik operasyonlar yapar. Dünya medyasındaki gücünü bu operasyonlarda çok verimli bir biçimde kullanarak gerçek ile yalana yer değiştirtir. Sinyal ve gözetleme istihbaratında çok gelişmiş teknoloji kullandığı bilinmektedir.
MI6 : Birleşik Krallık'ın haber alma kuruluşlarından biridir. Gö­revi dış istihbarat faaliyetleridir. Bu konuda tek istisna Kuzey İrlanda' dır. Stratejik durumu nedeniyle Kuzey İrlanda' da haber alma görevi MI6'ya aittir.
Bugün Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı altındaki Savunma Konseyi'ne bağlı hizmet verir. Ayrıca İçişleri ve Dışişleri bakanlık­larıyla da sürekli irtibat halindedir. Faaliyetleri hakkındaki halka açık yayınları sansür yetkisi bulunur. Teşkilatın genel müdürü dahil tüm çalışanlarının kimlikleri gizli tutulur.

MİT: Milli İstihbarat Teşkilatı hakkındaki bilgilere, ne kadar tatmin olursunuz bilemiyorum ama resmi internet sitesinden ulaşabilirsiniz. Ne yazık ki Mit’i kurumda görev yapmış kişilerin kamuoyuna yapmış oldukları yanlış yamalak ifşaatlardan tanımaya çalışıyoruz.
      Sonuç olarak; Globalleşirken daha da ayrışan bu dünyada onurumuzla ayakta kalabilmek için bilgiyi işleyen insanlara ve onların zihinlerine ve özgürce düşünmelerine gereken özeni göstermeliyiz. Bilgiye gereken önemi vermiyoruz. Devletin kripto haberleşmesinin kodlarını vs düzenleyen, cihazlarını imal eden TÜBİTAK’a bağlı UEKAE’nin görevleri arasında, ‘ulusal güvenliği korumak’tan söz edilmemekte, NATO sistemlerine uyumlu olmakla, NATO’nun onayını almış olmakla övünülmektedir. Açıkcası Türkiye’de ‘ulusal güvenliği’ dolayısıyla ‘ulusal haberleşme’yi koruyan-sağlayan bir kurum yok. Ayrıca; dünyada 100 yılı aşkın süredir ekonomi istihbaratı  yapılırken biz hiçbirşey yapmadık. Türk istihbaratı ve casusluk faaliyetlerinin sil baştan yeniden yapılanması gerekir.
     Merkezi istihbarat teşkilatı MİT tamamen sivilleştirilirken, askeri İstihbaratın özüne dönmesini sağlamalıyız. Kendi imkanlarımızı harekete geçirerek Türk Ulusal Güvenlik Ajansını kurmak ve  bu ülkenin çıkarlarına hizmet edeceklerini yürekten söyleyen istihbaratçılar, casuslar yetiştirmek devletin namus borcu olmalıdır. 18-ocak-2011-Kayseri

Oğuz SOLAK
Makine mühendisi
A.Ü. İktisat Fakültesi Uluslararası ilişkiler Bölümü Öğr.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAVUNMA SANAYİ Kayseri Çalıştayının (!) Ardından... Oguz SOLAK

Çalıştay dan çok, sunum ve bilgilendirme diyebileceğimiz bu toplantının, artı - eksi yönlerini ve gözlemlerimi sizlere aktarmak istiyorum. Milli yapılanma konusunda uzun yıllardır yazan birisi olarak, yapılan her katkıya ve emeğe saygılıyım. Ancak ifade etmeliyim ki milli yapılanma konusunda, aşırı zaman kayıpları ve oyalanmalar, bizi tembelleştirecek ve körleştirecek, tuzaklanmış böbürlenmeler var. Klasik sebeplerin dışında daha önemli olanı da entelektüel birikimleri bir araya getirerek pragmatik hareket edemediğimiz gerçeğidir. Bazı ayrıntıları atlamak, her olası krizde yeniden planlama yapmak zorunda kalmak   ve başa dönmek zaman kaybıdır. Nedir bu, genel olarak önemsiz gibi görünen ama önemsenmesi gereken ayrıntılar:   1-Her kesimde genel olarak özgüven eksikliği ve   akabinde gelen boş övünmeler ve kasılmalar var. 2- Bilgiye ulaşmak yerine tahminler, kaynağı belirsiz haberler, boş inançlar, spekülasyonlar, zanlar, ve zihnimizin yansımaları var. 3- Bizim gibi Fi

Sarıkeçililer ve Karakeçililer

SARIKEÇİLİLER: Bin yıl önce Anadoluyu Türk yurdu haline getirmek için gelen, bazı Oguz boylarının oymakları dır. Akdeniz ve Ege dağlarında yaylanan ve Mersin yöresinde kışlayan bin yıllık geleneğimizin son temsilcileri olan Sarıkeçililer, yüzyıllardır uygulanan politikalar neticesinde fakir ve cahil bırakılmışlardır.Ne belirli bir yaylakları, ne belirli bir kışlakları vardır. Mezarlıkları bile yok, ölüm hangi dağ başında yakalarsa, orada gömüyorlar. Sarıkeçililer, arasında Tü rkuaz göz, sarışınlık çokça yaygındır. Evlad-ı Fatihan namıyla anılan asırlar önce Avrupa'ya yürüyen balkanlardaki soydaşlarımızın çoğu Sarıkeçili Yörüklerinin torunlarıdır. KARAKEÇİLİLER: Oğuzların Kayı boyundan.İsimleri, Karacahisar kalesinin fethi sırasında Ertuğrul gazi tarafından verilen Karakeçililer, Orhan gaziden II. Abdülhamit zamanına kadar dışlanmışlardır. O kadar ki Güneydoğu bölgemizde yaşayan Karakeçililer, Arapça ve Kürtçe konuşmaya ve yüzyıllar içerisinde kaldıkları bu asimilasyon neticesi

KONUMUZ KAYSERİ AMA....

*Bu yazı, 2015 genel seçimlerinde aday olan bir ağabeyimize, destek amacı ile yazdığım ve hazırladığım, o günleri yansıtan görüşlerimdir. Yaklaşık 5 yıl sonra bu yazıyı sizlere sunmamın gerekçesi, 15 temmuz darbesinden 1.5 sene önce yazılmasıdır. Malum , 15 temmuz yaklaştı. O yapıların içinde otlanan ama sonrasında, sütten çıkan ak kaşık gibi olanların, kandırıldık! sohbetlerini vicdanlarında muhasebe etmeleri içindir. * KONUMUZ KAYSERİ AMA: Nisan ayı/ 2 015… Kayseri de yaşamlarını sürdürenlerin; güvenli, huzurlu ve sağlıklı olarak, iyi bir çevrede, aile bütünlüklerini koruyarak, kimseye muhtaç olmadan onurları ve alınterleri ile geçimlerini sağlamalarının en önemli insani hakları olduğuna inanıyorum. Geçmişte olduğu gibi şimdide memleketim ve insanlarının en iyi şartlarda kendileri ve aileleri için gelecek kaygısına düşmeden yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak ve onlar için çalışmak, en önemli misyonumuz olacaktır. 4000 yıllık tarihi geçmişi ile dünyanın sayılı

TÜRK olmak mı?... Sahiden mi?

TÜRK olmak mı?... Sahiden mi? ... Uzun yıllardır "Türk olmak" kavramının, toplumsal açıdan nereye oturduğunu gözlemliyorum ve analizlerimin bazılarını zaman zaman sizlere aktarıyorum. Sosyal medyada ki yorumlar, tepkisiz kalışlar bile, bu konuya, toplumsal bakış açısından, bazı tespitleri oluşturmama yardımcı oluyor. Kısa zaman aralığı için, şu tespitlerimi size aktarmak isterim: 1- TÜRK tarihi, kültürü hakkında ve Türk olmak konusunda, özellikle bu konunun savunucu- tarafları! olarak görünen kesimler yada kişilerde derin bir içtenlik yok. Bilgi yerine ezberler, tabular, sanılar ve dedikodular, zihinlerini işgal etmiş 2- Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan Doğu Türkistan ve bütün Türk topluluklarında, Büyük Atatürk başta olmak üzere, TÜRK olmak sevdası ve şuurunda olan, fiilen bu konuya inanarak mücadele vermiş, az sayıda devlet adamı, bilim adamı ve mütefekkir varolmuş veya var. Diğerleri, bu işi hep politik açıdan kullanmı

SEÇİMLERE DOĞRU... SEÇMEN?

SEÇİMLERE DOĞRU... SEÇMEN? Seçmen, kişisel sorunlarını açıkça sorgulayarak, çözüm yolunu araştırmalı ve ülke meselelerini kendi zaaflarına örtü yapmamalı ve seçim oyununun kurallarına hakim olmalıdır. Dikkat çekmeyen bu durum, aslında bütün sistemimizin en zayıf olan kısmıdır. Bu nasıl düzeltilebilir ? sırasıyla sizlere açıklamaya çalışacağım. Öncelikle, seçmenler kime oy verirse versinler ama oy verdikleri insanların denetimini asla ellerinden çıkartmamalı ve denetim işini sahiden yapabilmeleri için de bazı prensipleri olmalıdır. Şahsi çıkarları için yakalarını ve zihinlerini politik düzene kaptırmamalı ancak toplumsal talepleri için seçilmiş insanları zorlamalı ve taleplerini o yönde iletmelidirler. Mevcut durumda, içinde yaşadığımız toplumun bireylerinin sergilediği davranış kalıpları, geleceğimizi olumsuz olarak etkiledi. Seçtikleri yada öyle zannettikleri kişilerin, kendilerini (seçmeni) temsil edeceğine, seçmen (seçtiklerine) hizmet etmeye başladı. Hani derler ya "ak

16 NİSANDAN ( 2017 referandumu) SONRASI...

Politikacılarımızın davranış temayüllerini dikkate alarak baktığımızda, referandum sonrasında, her iki sonuç içinde, erken seçimlere gidilmesi ihtimali, kaçınılmaz gözükmektedir. Şunu hatırlatmak isterim ki Olağanüstü durumların, hızlı değişimlerin, büyük ikilemlerin, insan yaşamını ve doğal hayatı tehlikeye atan gelişmelerin yaşandığı yirminci yüzyılın devamında “yeryüzünde yaşam” belirsizliğe ve riske girmiş durumdadır. Türk insanının artık dalga geçmeyi bırakıp, sorumluluklarını üstlenmesi, kendine olan öz güvenini tazelemesi, politikacı maşası olmak yerine kişisel ve toplumsal çıkarlarını korumasının "gerçek beka sorunu" olduğunu idrak etmesi, zaruri bir hal almıştır. Halk oylaması sonrası için konuyu, rakamlara ve terimlere boğmadan kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum: EVET çıkması durumunda : 16 nisan sonrası, iki partili sisteme yönelim başlayacak iktidar ve muhalefetteki partiler temelinden sarsılacaklardır. Ertelenen Fetö tartışmaları ve diğer iç hesaplaşm

BEYİN GÖÇÜ !

Beyin göçünü önlemek söylemlerinin modası geçmiştir. Çünkü imkanları daha çok olan ülkelere, yüksek verimle çalışabilmek için giden, bu yetenekli insanlarımızın,bize dönme ihtimalleri her zaman vardır .Kaldı ki dışarıya giden beyin gücümüzden kat kat fazlası ülkemizde mevcut olduğu halde, yetenekli insanlarımızı ortaya çıkartıp, ellerinden tutmuyoruz. Yani bir BEYİN EROZYONU meselemiz var. Yetenekli insanların her türlü gereksinimlerini karşılayacak yapılanmalara gitmiyoruz. Tübitak, kobiler, teknoparklar v.s. hepsi de kurulmuş düzenleri olanları, zengin olanları destekleyen yapılanmalardır. Siz Türkiye de hiç duydunuz mu; başarılı fakat maddi gücü sınırlı bir mucide veya mühendise, gel arkadaş bütün ihtiyaçlarını ben karşılıyorum ,sen bu ülke için beyin gücünü ortaya koy diyen bir KURUM. Türkiye de yok. ABD veya İsrail de var. Onlarla bizim aramız daki kalkınmışlık farkının ana teması budur. Hepimiz bunun farkındayız diyeceksiniz. O halde neden harekete geçmiyoruz sor

DERİN TÜRK MİLLETİ !… Oguz SOLAK

DERİN TÜRK MİLLETİ… 700 yıl önce Tarsus'a 500 yıl önce Kayseri'ye gelerek Lala cami bölgesinde, Varsaklar mahallesini oluşturan, Oğuz soyundan gelenlerin şerefli bir ferdi olarak derim ki: Din tacirlerinin İslamı kullandıkları gibi TÜRKLÜĞÜMÜZÜ kullanan; Türkçüyüm, Milliyetçiyim diyen hiçbir parti, vakıf, dernek, muhalif veya devlet-iktidar, bizi gütmeye! bize yol-yordam öğretmeye kalkmasın. Biz bu vatanın asli unsuruyuz. Sizler yönetici olduk, kitleleri peşimize taktık diye bizleri kullanamazsınız, köleleştiremezsiniz  yada başka görüntüler ile Araplaştıramazsınız. Tarihin her döneminde yeni bir albenili senaryo ile karşımızda oldunuz.. .Daha dün  Fetö psikopatları, ülkenin her tarafını satarken görünmez idiniz, bugün Türkün bekasını kurtarıyoruz ile karşımızdasınız. Bu Devlet, Güneydoğuda yıllardır TÜRKÇE öğretemezken, üreyerek istila etmek için 40 ar çocuk! doğururken ortada yoktunuz. Şimdi bize Vatan kurtarmayı öğretiyorsunuz! Bu döngü hiç bitmez biliyoruz.. Yansım

MİLLİ TÜRKİYE?... 21/Ekim/2017... Oguz SOLAK

MİLLİ TÜRKİYE?... 21/Ekim/2017... Oguz SOLAK Milli olmak, sadece nutuk atmak ile olmuyor. Bunları telafi etmek için iyi niyet var ise önce devletin ve hükumetlerin hatalarını görmesi gerekiyor. Uzun yıllar aktarmaya çalıştığımız gerçekleri, parça parça tekrar aktarmak istiyorum. 1- Millileşme konusunda uzun yıllardır, naçizane fikirlerimi ve önerilerimi devletin kilit noktalarına sunan birisi olarak; vatanseverlik konusunda her bireyin sövmek, şikayet etmek yada taraf olmak yerine, fikirlerini (Türkiye’nin menfaatleri için elbette) bir tarafa not almalarını ve uygun zamanda kamusal alanda paylaşmalarını öneririm… Globalleşen dünyada milli karakterlerine sahip çıkan milletler, saygı ve ilgi görmektedir… 2- Milli olmak, sınırları kapatmak, dünya ile ilişkileri sınırlamak değildir. Tam tersine, dünyaya açılmak, diğer ülkelere saygı göstermek ile diplomasi sanatını iyi bilmek ve kullanmak ile zirveyi zorlarsınız. Saldırgan davranışlar sadece, ülkeyi kullanmak isteyen yapıl