Ana içeriğe atla

Türkiye için var mısınız?



Benim için *milli hizmet* kişisel çıkarlardan, politik kaygılardan ve korkulardan uzak, Cumhurbaşkanlığı dahil Devletin her kurumuna Türkiye ile ilgili fikir ve projelerimi aktarmaktan, etkilemekten,elimi taşın altına koymaktan geçer...Sahiplenmediğiniz, fedakarlık göstermediğiniz her şey bir gün sizi terk eder!...Devlete koşulsuz sahip çıkmazsanız, birileri gözünüzün içine baka baka kendine göre biçimlendirir veya işgal eder. Devleti ve vatanı sahiplenmek, kurumlara yada sevdiklerinize devredilemeyecek kadar erdemli bir bireysel tutumdur.
Sağlıklı zihin yapısı olan insanların oluşturduğu toplumlar daha donanımlı ve güvenilir olurlar. GÜÇLÜ ve MİLLİ DEVLET, içerinin ve dışarının işgallerine karşı bu toplumun güvencesidir. Sahibi ve asli unsuru olduğunuz devletten uzak durmamalı, onu motive etmelisiniz. Aksi durumda, Devletin nasıl kevgire çevrildiğini elinizin arasından nasıl kayıp gittiğini yakınlarda yaşadınız. Asla unutmayın!
Toplumun her kesiminde benim adamım, senin adamın işi ile ufuklar kapanmış ve zihinlerde bilerek yada bilmeyerek takıntılı haldedir. Doğrular, eğriler birbirine karışmış durumdadır. Türkiye adına; herkes zihnindeki kavramları ve tanımları elden geçirmeli ve vicdan muhasebesi yapmalıdır. Şayet vatan sizin için önemli ise ve bir konuda uzmanlığınız var ise hiçbir kaygı taşımadan devletin tepesine Ülke ile ilgili öneri yazılarınızı ulaştırmalısınız. Gündemde kimlerin ne politik hırsı varsa bunlara takılmadan devletin sahibinin siz olduğunu hissettirmelisiniz.Türkiye'nin şu an ihtiyacı olan en değerli şey, Ülkemizi kucaklamak ve ona sahip çıkmaktır.
Bilgi üretmenin önemini kavramalıyız. Önceliğimiz bilim yaparak sanayileşmeyi tamamlamak olmalıdır ki bilgi üretmek aşamasına geçecek potansiyelimiz oluşsun.
Bilmem ne kadar ülkeye roket satmışız, geçiniz onları. Biz verilen gazlarla sarhoş olmak değil ,dünyanın zirvesine çıkmak istiyoruz. Toplumları zor şartlar ve gerçeklerin aydınlığı zirve için motive eder. Savunma sanayi yatırımlarında alt yapı olmazsa kısır döngüye girersiniz. Alt yapıyı planlarken kaynaklarınızı ve ihtiyaçlarınızı her duruma göre garantilemelisiniz. Mesela bugünlerde Almanya savunma sanayide üretimde kullandığımız, hayati önem taşıyan özel CNC tezgahları, bize satmak istemiyor. Ne yapacaksınız, Kafamı atacaksınız? Laf ile utandıracak mısınız?... Öncelikle yapmamız gereken şunlardır: Savunma sanayi için elektronik bileşenler sanayinin fiilen üretime geçmesi (özellikle entegre devreler). Savunma sanayi ve çalışanları için Kontrespiyonaj yapılanması, o kadar. Bunu yapmayalım mı? Engellendiğimiz savlarını artık lisanımızdan çıkartalım. İzlenecek yollar ve yöntemler belli. Yeter ki ideallerimiz ve azmimiz olsun...
Bugün dünya hakimiyetini elinde tutanlar, elektronik kuramlarını ve kanunlarını uygulayanlardır.Nedir O: Kısaca elektrik akımının ve yüklerinin sevk ve idaresidir...Bu konularda başarı için temeli kavramak gerekir. Onun içinde Kuantum fiziği, Katıhal fiziği ve Matematiğin samimiyetle öğretilmesi, öğrenilmesi gerekir.Bahaneleri bırakmak vakti. Çünkü kimse sizi bilim yapmaktan alıkoyamaz! El kadar ülkeler, üstelik Çin tehdidi altında neler üretiyorlar şahidiz.
İleri teknoloji ürünleri, temiz enerji kaynakları ve depolanmaları, savunma ve uzay sanayinin kritik parçaları için Nadir Toprak Elementleri, stratejik kalkınmamız için çok büyük önem taşımaktadır. Rezerv ve üretim Çinin tekelindedir. Türkiye de tek NTE ve TORYUM kaynağı Eskişehir ilinde bulunan Kızılcaören kompleks cevher yatağıdır. Ayrıca Isparta Aksu ve Çanaklı bölgelerinde de NTE içeren cevher yatakları yanında Zirkonyum, titanyum,toryum bulunmaktadır. Türkiye nin NTE içeren cevher yataklarını daha yoğun araştırması çok önemlidir.
Devletimiz diplomasiyi, özellikle kamu diplomasisini, devletin değiştirilemez yöntemi olarak kabul etmelidir...
Benim çizgim, güncel politikadan veya parti politikalarından bağımsızdır. İdeallerim ve hedefim, 40 yıldır yazılarımda öne sürdüğüm fikir, görüş ve tecrübelerim , Milli Devletin önemi ve yapılanması ile alakalıdır. Millileşmek dünyaya kapıları kapatmak yada diğerlerini ötekileştirmek değildir. Küreselleşen dünyada; Milli değerleri ve üretimleri ile başka ülkeler ile bütünleşen ve Kamu diplomasisini hakkıyla kullanan milletler, saygı ve ilgi görmektedir... Sizlere sunulacak, beyin yakacak o kadar çok görüşüm var ki. Ancak okumak bizlere sebepleri belli nedenlerden zor geliyor! Sizlere son dönemde devletin tepesine sunduğum bazı konuların başlıklarını aktarmak istiyorum:
* Bu teklif Cumhurbaşkanlığına gönderilmiştir. *
Sizlerin de bildiği üzere, devletler arasında dostluk veya düşmanlık görüşleri üzerine şekillenmiş ilişkiler yerine, çıkar paylaşımlarına dayanan ilişkiler, geçerli olan reel politikadır. TÜRKİYE haklı olduğu konularda, yanlış stratejik yöntemler izlemesi sebebi ile kalkınmasına ayıracağı mesai ve kaynaklarının nerede ise tümünü, Türkiye üzerinde emelleri olan legal ve illegal oluşumların saldırılarına karşı koymak için harcamaktadır. Devlet eski yöntemlerin dışında bir çare bulmalıdır. Naçizane, yoğun ilişkilerimizin olduğu ülkeler için uygulanmasını istediğim önerim şudur: Türkiye, Devlet başta olmak üzere ilgili sivil unsurları ve gerekli kaynakları ile bir bütün olarak başta Amerika Birleşik Devletleri Halkı olmak üzere Rusya, AB ülkeleri, İsrail, Ermenistan,Yunanistan ve diğer komşu ülke Halklarına yönelik kalıcı, evrensel kavrayıcılığı olan KAMU DİPLOMASİSİ atağına geçmelidir. Türkiye'nin bir devlet ile anlaşmazlıkları varsa, bu ülkenin halkları ile değil, yönetimleri iledir. Fakat bir ülkenin yönetimine tepki gösteriyorsanız, o ülkenin halkı, sizin haklılığınızı anlamamak baskısında olur. Lakin kamu diplomasisi uygulamaları, ülkelerin halkları arasında samimi niyetlerle kurulan gönül ve sevgi bağlarının güçlenmesini sağlar. Yönetimleri aşar. Türkiye pragmatik hareket etmelidir. Donald Trump veya bir başka uluslararası oyuncunun veya fırsatçının alanını daraltmak veya yaptırım güçlerini zayıflatmak için onlara tepki vermek yerine, ilgili ülkenin halkının kamu diplomasisi ile kazanılması varken, art niyetli liderler yada yönetimlerinden dolayı (ülkeler veya devletler) ile aramızı niye bozalım. Arz ederim. Oguz SOLAK
(Cumhurbaşkanlığına Sunuldu)
TERÖR, modern dünyanın yeni soğuk savaş oyuncağı ve silahıdır. TÜRKİYE bu olguyu ne kadar çabuk kavrarsa o kadar hızlı ve sağlıklı bir savunma tezi geliştirebilir, kurumlarını oluşturabilir. ABD terör konusunu ciddiye alarak, 2002 yılında Amerika Birleşik Devletleri İç Güvenlik Bakanlığını ( United States Department of Homeland Security) kurdu. Örnek yapının, Türkiye de uygulanabilirliği amacıyla detaylı analiz yapılmalıdır... Oguz SOLAK
Türk dili konusu Cumhurbaşkanlığına sunuldu )
Zat-ı Aliyelerinize, 1928731 nolu başvuru ile ilettiğim ve TDK dan istediğim ancak BİMER yolu ile alabildiğim yanıttan sonra, Türk dili için endişelerimde haklı olduğumu gördüm. Dünyada yada ülkemizde üretilen ve yaygın olarak tüketimimize sunulan ürünlerin yabancı sözcükler ile Türkiye de kullanılması Türkçenin yok olması demektir. Bu ürünlere ait sözcüklerin, konuşmamıza yerleşmeden Türkçe sözcük karşılıklarının verilmesi zorunlu olmalıdır. Halbuki TDK nın verdiği yanıttan, Türkiye de böyle bir uygulamanın olmadığını, yabancı sözcükler dilimize yerleştikten sonra Türkçe karşılıklar arandığını ve mecburiyet olmadığını öğrendim. Halbuki, Dünyada söz sahibi olmak isteyen Türkiye: Türkçenin, günümüzün ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde sözcük gereksinimlerini karşılamalı ve Türkçenin " LİNGUA FRANCA" olmak iddiasını taşımalıdır. TDK , milli hedeflerimiz konusunda yeni anlayışla görevlendirilmelidir. Saygılarımla arz ederim. Oguz SOLAK
Devleti ve Milleti ile Türkiye'nin hevesleri var. Ancak İDEALLERİ YOK! İdealler olmadan sanayi ve teknolojide ancak Kaportacı olarak kalırsınız! Toplumun hedefini muğlaklaştıran politikacıları saymazsak en büyük suç Üniversiteler ve akademisyenlerinin teknoloji üretmedeki ve Toplumsal işbirliğindeki pasiflikleri ve etkisizlikleridir... 

Oguz SOLAK/ Makina Mühendisi /Uluslararası İlişkiler Böl. uz

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAVUNMA SANAYİ Kayseri Çalıştayının (!) Ardından... Oguz SOLAK

Çalıştay dan çok, sunum ve bilgilendirme diyebileceğimiz bu toplantının, artı - eksi yönlerini ve gözlemlerimi sizlere aktarmak istiyorum. Milli yapılanma konusunda uzun yıllardır yazan birisi olarak, yapılan her katkıya ve emeğe saygılıyım. Ancak ifade etmeliyim ki milli yapılanma konusunda, aşırı zaman kayıpları ve oyalanmalar, bizi tembelleştirecek ve körleştirecek, tuzaklanmış böbürlenmeler var. Klasik sebeplerin dışında daha önemli olanı da entelektüel birikimleri bir araya getirerek pragmatik hareket edemediğimiz gerçeğidir. Bazı ayrıntıları atlamak, her olası krizde yeniden planlama yapmak zorunda kalmak   ve başa dönmek zaman kaybıdır. Nedir bu, genel olarak önemsiz gibi görünen ama önemsenmesi gereken ayrıntılar:   1-Her kesimde genel olarak özgüven eksikliği ve   akabinde gelen boş övünmeler ve kasılmalar var. 2- Bilgiye ulaşmak yerine tahminler, kaynağı belirsiz haberler, boş inançlar, spekülasyonlar, zanlar, ve zihnimizin yansımaları var. 3- Bizim gibi Fi

Sarıkeçililer ve Karakeçililer

SARIKEÇİLİLER: Bin yıl önce Anadoluyu Türk yurdu haline getirmek için gelen, bazı Oguz boylarının oymakları dır. Akdeniz ve Ege dağlarında yaylanan ve Mersin yöresinde kışlayan bin yıllık geleneğimizin son temsilcileri olan Sarıkeçililer, yüzyıllardır uygulanan politikalar neticesinde fakir ve cahil bırakılmışlardır.Ne belirli bir yaylakları, ne belirli bir kışlakları vardır. Mezarlıkları bile yok, ölüm hangi dağ başında yakalarsa, orada gömüyorlar. Sarıkeçililer, arasında Tü rkuaz göz, sarışınlık çokça yaygındır. Evlad-ı Fatihan namıyla anılan asırlar önce Avrupa'ya yürüyen balkanlardaki soydaşlarımızın çoğu Sarıkeçili Yörüklerinin torunlarıdır. KARAKEÇİLİLER: Oğuzların Kayı boyundan.İsimleri, Karacahisar kalesinin fethi sırasında Ertuğrul gazi tarafından verilen Karakeçililer, Orhan gaziden II. Abdülhamit zamanına kadar dışlanmışlardır. O kadar ki Güneydoğu bölgemizde yaşayan Karakeçililer, Arapça ve Kürtçe konuşmaya ve yüzyıllar içerisinde kaldıkları bu asimilasyon neticesi

KONUMUZ KAYSERİ AMA....

*Bu yazı, 2015 genel seçimlerinde aday olan bir ağabeyimize, destek amacı ile yazdığım ve hazırladığım, o günleri yansıtan görüşlerimdir. Yaklaşık 5 yıl sonra bu yazıyı sizlere sunmamın gerekçesi, 15 temmuz darbesinden 1.5 sene önce yazılmasıdır. Malum , 15 temmuz yaklaştı. O yapıların içinde otlanan ama sonrasında, sütten çıkan ak kaşık gibi olanların, kandırıldık! sohbetlerini vicdanlarında muhasebe etmeleri içindir. * KONUMUZ KAYSERİ AMA: Nisan ayı/ 2 015… Kayseri de yaşamlarını sürdürenlerin; güvenli, huzurlu ve sağlıklı olarak, iyi bir çevrede, aile bütünlüklerini koruyarak, kimseye muhtaç olmadan onurları ve alınterleri ile geçimlerini sağlamalarının en önemli insani hakları olduğuna inanıyorum. Geçmişte olduğu gibi şimdide memleketim ve insanlarının en iyi şartlarda kendileri ve aileleri için gelecek kaygısına düşmeden yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak ve onlar için çalışmak, en önemli misyonumuz olacaktır. 4000 yıllık tarihi geçmişi ile dünyanın sayılı

TÜRK olmak mı?... Sahiden mi?

TÜRK olmak mı?... Sahiden mi? ... Uzun yıllardır "Türk olmak" kavramının, toplumsal açıdan nereye oturduğunu gözlemliyorum ve analizlerimin bazılarını zaman zaman sizlere aktarıyorum. Sosyal medyada ki yorumlar, tepkisiz kalışlar bile, bu konuya, toplumsal bakış açısından, bazı tespitleri oluşturmama yardımcı oluyor. Kısa zaman aralığı için, şu tespitlerimi size aktarmak isterim: 1- TÜRK tarihi, kültürü hakkında ve Türk olmak konusunda, özellikle bu konunun savunucu- tarafları! olarak görünen kesimler yada kişilerde derin bir içtenlik yok. Bilgi yerine ezberler, tabular, sanılar ve dedikodular, zihinlerini işgal etmiş 2- Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan Doğu Türkistan ve bütün Türk topluluklarında, Büyük Atatürk başta olmak üzere, TÜRK olmak sevdası ve şuurunda olan, fiilen bu konuya inanarak mücadele vermiş, az sayıda devlet adamı, bilim adamı ve mütefekkir varolmuş veya var. Diğerleri, bu işi hep politik açıdan kullanmı

SEÇİMLERE DOĞRU... SEÇMEN?

SEÇİMLERE DOĞRU... SEÇMEN? Seçmen, kişisel sorunlarını açıkça sorgulayarak, çözüm yolunu araştırmalı ve ülke meselelerini kendi zaaflarına örtü yapmamalı ve seçim oyununun kurallarına hakim olmalıdır. Dikkat çekmeyen bu durum, aslında bütün sistemimizin en zayıf olan kısmıdır. Bu nasıl düzeltilebilir ? sırasıyla sizlere açıklamaya çalışacağım. Öncelikle, seçmenler kime oy verirse versinler ama oy verdikleri insanların denetimini asla ellerinden çıkartmamalı ve denetim işini sahiden yapabilmeleri için de bazı prensipleri olmalıdır. Şahsi çıkarları için yakalarını ve zihinlerini politik düzene kaptırmamalı ancak toplumsal talepleri için seçilmiş insanları zorlamalı ve taleplerini o yönde iletmelidirler. Mevcut durumda, içinde yaşadığımız toplumun bireylerinin sergilediği davranış kalıpları, geleceğimizi olumsuz olarak etkiledi. Seçtikleri yada öyle zannettikleri kişilerin, kendilerini (seçmeni) temsil edeceğine, seçmen (seçtiklerine) hizmet etmeye başladı. Hani derler ya "ak

BEYİN GÖÇÜ !

Beyin göçünü önlemek söylemlerinin modası geçmiştir. Çünkü imkanları daha çok olan ülkelere, yüksek verimle çalışabilmek için giden, bu yetenekli insanlarımızın,bize dönme ihtimalleri her zaman vardır .Kaldı ki dışarıya giden beyin gücümüzden kat kat fazlası ülkemizde mevcut olduğu halde, yetenekli insanlarımızı ortaya çıkartıp, ellerinden tutmuyoruz. Yani bir BEYİN EROZYONU meselemiz var. Yetenekli insanların her türlü gereksinimlerini karşılayacak yapılanmalara gitmiyoruz. Tübitak, kobiler, teknoparklar v.s. hepsi de kurulmuş düzenleri olanları, zengin olanları destekleyen yapılanmalardır. Siz Türkiye de hiç duydunuz mu; başarılı fakat maddi gücü sınırlı bir mucide veya mühendise, gel arkadaş bütün ihtiyaçlarını ben karşılıyorum ,sen bu ülke için beyin gücünü ortaya koy diyen bir KURUM. Türkiye de yok. ABD veya İsrail de var. Onlarla bizim aramız daki kalkınmışlık farkının ana teması budur. Hepimiz bunun farkındayız diyeceksiniz. O halde neden harekete geçmiyoruz sor

16 NİSANDAN ( 2017 referandumu) SONRASI...

Politikacılarımızın davranış temayüllerini dikkate alarak baktığımızda, referandum sonrasında, her iki sonuç içinde, erken seçimlere gidilmesi ihtimali, kaçınılmaz gözükmektedir. Şunu hatırlatmak isterim ki Olağanüstü durumların, hızlı değişimlerin, büyük ikilemlerin, insan yaşamını ve doğal hayatı tehlikeye atan gelişmelerin yaşandığı yirminci yüzyılın devamında “yeryüzünde yaşam” belirsizliğe ve riske girmiş durumdadır. Türk insanının artık dalga geçmeyi bırakıp, sorumluluklarını üstlenmesi, kendine olan öz güvenini tazelemesi, politikacı maşası olmak yerine kişisel ve toplumsal çıkarlarını korumasının "gerçek beka sorunu" olduğunu idrak etmesi, zaruri bir hal almıştır. Halk oylaması sonrası için konuyu, rakamlara ve terimlere boğmadan kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum: EVET çıkması durumunda : 16 nisan sonrası, iki partili sisteme yönelim başlayacak iktidar ve muhalefetteki partiler temelinden sarsılacaklardır. Ertelenen Fetö tartışmaları ve diğer iç hesaplaşm

DERİN TÜRK MİLLETİ !… Oguz SOLAK

DERİN TÜRK MİLLETİ… 700 yıl önce Tarsus'a 500 yıl önce Kayseri'ye gelerek Lala cami bölgesinde, Varsaklar mahallesini oluşturan, Oğuz soyundan gelenlerin şerefli bir ferdi olarak derim ki: Din tacirlerinin İslamı kullandıkları gibi TÜRKLÜĞÜMÜZÜ kullanan; Türkçüyüm, Milliyetçiyim diyen hiçbir parti, vakıf, dernek, muhalif veya devlet-iktidar, bizi gütmeye! bize yol-yordam öğretmeye kalkmasın. Biz bu vatanın asli unsuruyuz. Sizler yönetici olduk, kitleleri peşimize taktık diye bizleri kullanamazsınız, köleleştiremezsiniz  yada başka görüntüler ile Araplaştıramazsınız. Tarihin her döneminde yeni bir albenili senaryo ile karşımızda oldunuz.. .Daha dün  Fetö psikopatları, ülkenin her tarafını satarken görünmez idiniz, bugün Türkün bekasını kurtarıyoruz ile karşımızdasınız. Bu Devlet, Güneydoğuda yıllardır TÜRKÇE öğretemezken, üreyerek istila etmek için 40 ar çocuk! doğururken ortada yoktunuz. Şimdi bize Vatan kurtarmayı öğretiyorsunuz! Bu döngü hiç bitmez biliyoruz.. Yansım

MİLLİ TÜRKİYE?... 21/Ekim/2017... Oguz SOLAK

MİLLİ TÜRKİYE?... 21/Ekim/2017... Oguz SOLAK Milli olmak, sadece nutuk atmak ile olmuyor. Bunları telafi etmek için iyi niyet var ise önce devletin ve hükumetlerin hatalarını görmesi gerekiyor. Uzun yıllar aktarmaya çalıştığımız gerçekleri, parça parça tekrar aktarmak istiyorum. 1- Millileşme konusunda uzun yıllardır, naçizane fikirlerimi ve önerilerimi devletin kilit noktalarına sunan birisi olarak; vatanseverlik konusunda her bireyin sövmek, şikayet etmek yada taraf olmak yerine, fikirlerini (Türkiye’nin menfaatleri için elbette) bir tarafa not almalarını ve uygun zamanda kamusal alanda paylaşmalarını öneririm… Globalleşen dünyada milli karakterlerine sahip çıkan milletler, saygı ve ilgi görmektedir… 2- Milli olmak, sınırları kapatmak, dünya ile ilişkileri sınırlamak değildir. Tam tersine, dünyaya açılmak, diğer ülkelere saygı göstermek ile diplomasi sanatını iyi bilmek ve kullanmak ile zirveyi zorlarsınız. Saldırgan davranışlar sadece, ülkeyi kullanmak isteyen yapıl