Füzyon Enerjisi |
Sonsuz küçüklükten, sonsuz büyüklüğe uzanan, iç içe geçmiş evrenlerden oluşan bu muhteşem Kozmosun kim bilir neresindeyiz. İçimizde ve dışımızda bizi çevreleyen diğer evrenleri, bizim hayal etmemiz mümkün mü? Bizim bildiklerimiz, yaşadığımız evren ile sınırlıdır. Yaşadığımız veya müşahede ettiğimiz evren, elektron mikroskopları veya dev teleskoplar ile üzerinde teoriler geliştirdiğimiz, bilimsel araştırmalar yaptığımız kısımdır. Yaşadığımız Evren, Enerjinin farklı durumlarının bir arada bulunması ile oluşan yapılanmadır.
Evrenin özünü oluşturan enerji, farklı durumları ile yeryüzünde yaşayan canlılarında temel gereksinimidir. Hayatın olmazsa olmazıdır. Bu kadar önemli yaşamsal bir konuya Türkiye nasıl bakıyor, bir planı var mı? Maalesef dış politika, güvenlik, eğitim, sağlık, turizm gibi aklınıza gelebilecek her başlıkta olduğu üzere enerji başlığında da ileriye dönük, kapsamlı planları yok. Günübirlik çıkışlar veya çözümler plan değildir.Plan diye sunulanlar
gelişmiş ülkelerin onlarca yıl evvel yapmış oldukları ve uyguladıkları programların ülkemiz şartlarına uyarlanmamış kötü birer kopyalarıdır. Almanya’nın otuz yıl önce yaptıklarını biz hala kağıt üzerinde yapamıyoruz. Zaten bir sürü anlamsız bürokratik yapılanmalar ve mevzuat kargaşası içinde ne yapılabilir ki. En iyi ihtimalle, enerji panellerinde politikacılar ın hiçbir zaman gerçekleştirme başarısı ve azmi gösteremeyecekleri halbuki dünyada yıllardır fiilen uygulanan yenilenebilir enerji yöntemlerini sanki yeni bir buluş gibi Türkiye’de yapacakları vaazlarını dinlersiniz.
Enerji üretimini ve teminini üç ana başlıkta toplayarak, rakamlara yer vermeden, kısa bilgiler vermek istiyorum.
FOSİL YAKITLAR: Doğal gaz, petrol, kömür gibi dünya enerji üretiminin halen %86 nını karşılayan karbondioksit, kükürtdioksit ve kül gibi atıklarla atmosferin dengesini bozan, tahminen 50-100 yıllık rezervi kalan enerji kaynaklarıdır.
YENİLENEBİLİR KAYNAKLAR: Rüzgâr, güneş, hidrojen, hidroelektrik, biyogaz, jeotermal gibi Dünya enerji üretiminin % 6 sını karşılayan yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Doğaya verilen büyük hasarların önüne geçebilmek için de en anlamlı enerji biçimleridir. Yenilenebilir enerji üretimi için gelişmiş ülkelerde maddi ve manevi her türlü destek veriliyor.En iyi örneklerden birisi Almanya.Bu tip enerjilerin kullanımı için gerekli ekipmanlar hazır durumda. Mesela hidrojen enerjisi ile çalışacak makinelerin ar-ge sonuçları ve uygulamaları gelişmiş ülkelerin kasalarında hazır bekliyor.
NÜKLEER KAYNAKLAR: Uranyum gibi radyoaktif elementlerin Fisyon reaksiyonu
( atomun parçalanması ) sonucu ortaya çıkarttıkları enerji kaynaklarıdır. Bizlere yansıyan dönüşümü elektrik enerjisi biçimindedir. Dünya enerji üretiminin %7 sini karşılamaktadır. Evrenin özünde olan bu sonsuz enerji kaynağı, en köklü ve temiz enerji kaynağıdır. Atmosfere bırakılan kül veya karbondioksit emisyonu yoktur.
Bazı kesimlerin, nükleer enerjiyi istismarının altında ne var bilemiyorum ancak, biz nükleer enerjiyi mutlaka kullanmalıyız. Bizim hassasiyetimiz nükleer enerji kullanımına değil, nükleer enerji santrallerinin en gelişmişinin ve güvenilir olanının en ekonomik olarak ülkemize kazandırılmasına olmalıdır. Nükleer enerji kullanılmasına karşı çıkmayı ufuksuzluk olarak nitelendiriyorum.İstatistiklere bakınız: Avrupa’nın göbeğinde elektrik harcamasının Fransa%77, Belçika %55, İsveç %44, İsviçre %36 Almanya %31, Finlandiya %31, İngiltere % 23, ispanya %27 sini nükleer santrallerden sağlıyor. Dünyaya hâkim olanların denizaltıları, uçak gemileri, uzay çalışmaları nükleer enerji ile yürümektedir.
Yeryüzüne büyük zararlar veren fosil kaynaklar tükendiği zaman çözüm gibi sunulan yenilenebilir enerji kaynakları en üst verimlilik basamağında kullanılsa bile yapılan hesaplamalara göre Dünya enerji üretiminin %20 sini karşılayabilecektir. Yani yenilenebilir enerji kaynaklarını total çözüm gibi sunmak aldatmacadır.
Türkiye yenilebilir enerji kaynaklarını kullanmakta ve toplumu bilinçlendirmede çok geç kalmıştır. Güneşten elektrik enerjisi eldesi konusunda da aynı duyarsızlık var. Alman toplumu solar enerjiden elektrik üretiminde, 1970 yılı başlarından bu yana çalışmalar yaparken, vatandaşı kendi elektriğini üretip fazlasını ana şebekeye satarken, Eh bizde Türkiye olarak bu işi 2010 yılından itibaren yapmak için heves halindeyiz.Türkiye nükleer enerji konusundada çok deneyimsiz durumdadır.Kurumlarını yeterince kullanama maktadır.Misal olarak Türkiye Atom Enerjisi Kurumu kamuoyuna nükleer santrallerin bir cep telefonundan dahi az radyasyon yaydıklarını kanıksattıramadı. Bu kurumun web sitemde her türlü bilgi var demesi ile iş olmaz.Her türlü etkinliği yaparak nükleer enerji konusunu toplumun her kesimine anlatmalı idi. Dünyada birçok ülke enerji konusunda politikalar ve çözümler üretirken Türkiye deyim yerinde ise uyudu ve uyumaya devam ediyor.
Hepimizin katkıda bulunması gereken enerji üretimi, çevrenin korunması, su kaynakları gibi temel konular birinci önceliğimiz olmalıdır. Özellikle Türkiye’ nin en büyük iş kuruluşu olan TOBB un enerji konusuna, görüşlerini bildirmesi ve müdahil olmasının çok önemli ve gerekli olduğuna inanıyorum.Kurumlar,kuruluşlar , kişiler bazında, nükleer enerji ve diğer enerji kaynaklarının üretilmesi, kullanılması konularında duyarsız kalmakla ileride çok pişmanlıklar duyabiliriz. Saygılarımla 15-ekim-2010
Oğuz Solak
Kayseri Ticaret Odası Meclis Üyesi
Yorumlar
Yorum Gönder